1999’da ilk kez rotaya eklendiğinden beri, La Vuelta ve kraliçe etap denildiğinde ilk akla gelen Alto de l’Angliru olurdu. Bu seneyse tahta, aynı aileden gelen yeni ve genç bir hükümdar oturuyor.
İspanya’da daha önce La Vuelta’da da kullanılmış olan pek çok zirve var. Angliru son yıllarda bu zirvelerin ilk akla geleni olsa da; Alto Arrate, Bola del Mundo, bu sene de geçilecek olan Lagos de Covadonga ve Xorret de Cati gibi yokuşlar her zaman hafızalarda özel bir yere sahip. Sadece Vuelta’da değil, diğer büyük turlarda da rotalar ilk açıklandığında bisiklet severlerin ilk baktığı bu meşhur tırmanışlardan hangilerinin rotada yer aldığı oluyor. Hatta, sevdiğimiz ve bildiğimiz ikonik yokuşlardan birinin yerine yeni bir yokuş konulduğunda hayal kırıklığına uğradığımız bile oluyor. Ancak bir yemeği ne kadar severseniz sevin, çok sık yerseniz ondan sıkılırsınız. Daha önce hiç yemediğiniz bir lezzeti tatmak, hayattaki en büyük zevklerden biridir.
2020 Fransa Turu rotası açıklandığında, menüde daha önce adını hiç duymadığımız bir yemek gördük: Col de la Loze. Yenilikler bilinmezliği de beraberinde getirdiği için korku yaratır. Bu sebeple, insanların bir yenilik gördüğünde ona şüpheyle yaklaşması doğaldır. Col de la Loze ise bu şüphelerin hiçbirine mahal bırakmadı ve bize son yılların en muhteşem Fransa Turu etaplarından birini yaşattı.
Aslında bisiklette klasik olarak değerlendirilen zirvelerin çok azının elli yılın üstünde bir geçmişi vardır. Alpe d’Huez ilk kez 1952 yılında kullanılsa da, Fransa Turu’nda düzenli olarak kullanılmaya başlanması 1976’ya tekabül eder. Giro d’Italia’nın iki ikonik yokuşu Mortirolo 1990, Monte Zoncolan ise 2003 yılında ilk kez kullanılmıştır. Büyük turlarda bir yokuşun ikonik hale gelmesi için uzun yıllara ihtiyacı yoktur.
Tour de France’ın olduğu gibi Vuelta’nın da organizatörü olan ASO, belki de Col de la Loze’un yakaladığı başarıdan cesaret aldı ve İspanya’da bize daha önce hiç kullanılmamış olan Altu d’el Gamoniteiru’yu servis edeceğini açıkladı.
2 Eylül’de geçilecek Gamoniteiru’nun daha önce kullanılmamış olması oldukça enteresan, zira bu zirve Angliru ile aynı dağ sırasında yer alıyor ve aralarında sadece 35 km’lik bir mesafe var. Bu sene Gamoniteiru ile aynı etapta geçilecek olan Altu de la Cobertoria da İspanya Turu’nda daha önce, özellikle de Angliru’da sona eren etaplarda, birçok kez kullanılmıştı. Yani, Gamoniteiru’nun turun uğramadığı bir bölgede olduğunu söylemek pek mümkün değil.
Gamoniteiru’nun daha önce neden kullanılmadığını anlamak için aslında etap profiline bakmak gerekiyor. 14,6 km uzunluğundaki yokuşta ortalama eğim %9,8. İkinci kilometreden itibaren, çok kısa bölümler hariç, eğim hiç %10’un altına inmiyor. Son metrelerdeyse %17’ye kadar çıkıyor. Gamoniteiru, Angliru ile karşılaştırıldığında hem daha uzun hem de daha sert bir yokuş. Angliru’nun alamet-i farikası ise son altı-yedi kilometresinde eğimin %15 civarında seyretmesi. Bu açıdan Gamoniteiru’nun daha “merhametli” olduğunu söylemek mümkün.
Yeni zirvemizin yarışçılar için zorlu geçmesine sebep olacak bir başka faktörü de 18. Etapta kullanılacak olması. Buraya gelene kadar bacaklarda 17 etabın yorgunluğu olacak. Üstelik Lagos de Covadonga’da sona erecek 17. Etap da bir hayli çetin. Bu etapta iki birinci kategori üstüne bir de kategori dışı yokuş tırmanacak bisikletçiler, 18. Etapta da Gamoniteiru’ya gelmeden önce iki birinci, bir de ikinci kategori yokuşla karşı karşıya kalacak. Yani 16 etap üstüne bir kategori dışı, dört birinci ve bir de ikinci kategori yokuş, bölüm sonu canavarıyla karşılaşmadan önce yarışçıları bekliyor.
2002 yılında Angliru Vuelta’da üçüncü kez kullanılırken, yağmur ve sis bisikletçiler bir tarafa takım arabalarını bile zor durumda bırakmıştı. Pek çok takım arabası kaygan zemin nedeniyle yokuşu tırmanamamış ve bisikletçileri kaderiyle baş başa bırakmak zorunda kalmıştı. Bazı bisikletçiler mekanik destek olmadığı için patlak lastikle yokuşu çıkmaya çalışırken, Cofidis’in İskoç bisikletçisi David Millar üç kez kaza yapmıştı. Millar o kadar sinirlenmişti ki yarışı protesto etmek için etabın bitmesine yarım metre kala durmuş ve sırt numarasını hakeme teslim etmişti. Finişi geçmemiş ve dolayısıyla yarış dışında kalmıştı. Kelme takımının menajeri Vicente Belda: “Ne istiyorlar? Kan mı? Bize temiz kalmamızı ve dopingden uzak durmamızı söylüyor, sonra da bisikletçileri bu barbarlıkla başa çıkmaya zorluyorlar.” sözleriyle organizatörlere tepki gösteren bir başka isim olmuştu.
En az Angliru kadar “barbarca” görünen Gamoniteiru’da muhtemelen bu kadar dramatik bir olay yaşamayacağız. Ancak bisiklet sporu her zaman sürprizlerle doludur. Ne olursa olsun, bisikletçilerin etap bittikten sonra organizatörler hakkında sevgi sözcükleri kullanmayacağı kesin. Bakalım yeni kraliçemiz Gamoniteiru, hükümdarlığının ilk yılında kız kardeşi Angliru kadar tebaasına karşı acımasız olacak mı?
Kapak: ciclismoepico.com