Tarih: 16.08.2021 Yazar: Yavuz Yavuz Yorumlar: 0

İtalya kadın voleybolunda Olimpiyat’ta istediğini bulamayan ülkeler arasındaydı. Şimdi Avrupa Şampiyonası’nda on yıldır süren büyük turnuva şampiyonluğu özlemlerini dindirmek için önlerinde bir şans daha var.

İtalya ve ABD Tokyo’daki Olimpiyat Oyunları’na, geçmişte altın madalyası olmayan belki de en iyi takımlar olarak katıldılar. ABD turnuva sonunda altın madalyaya ulaşarak zengin koleksiyonundaki tek eksiği giderirken İtalya bir Olimpiyat Oyunları’na daha çeyrek finalin ötesini göremeden veda etti. 2000’lerde hem kulüpler düzeyinde Avrupa’nın en başarılı ülkesi olan hem de milli takım seviyesinde tarihinin en büyük başarılarını kazanan İtalya son on yılda ise büyük turnuvalarda şampiyonluk kazanamadı. Şimdi ise önlerinde Olimpiyat’ın ardından bir kez daha şampiyonluk umuduyla katılacakları Avrupa Şampiyonası var. Bu yazı, Avrupa’nın son otuz yıldaki ekonomik ve politik dönüşümlerinin neredeyse doğrudan etkilediği İtalya voleybolundaki iniş-çıkışların ve Avrupa Şampiyonası öncesi mevcut durumun bir öyküsü.

Kükreyen 2000’ler

Daha önce büyük turnuvalara katılamayan, katılsa da iz bırakamayan İtalya’nın kadın voleybolunda dünya sahnesine çıkışı 1990’ların sonunu bulmuştu. İtalya 1991 ve 1993’te Avrupa Şampiyonası’nda yarı finale yükselip turnuvaları dördüncülükle tamamlasa da aslen 1998 FIVB Dünya Şampiyonası’ndaki beşincilik ve 1999 FIVB World Grand Prix’de elde edilen dördüncülük ile birlikte kadın voleybolunda adını dünya haritasına yazdırdı. 1999’da Avrupa Şampiyonası’nda üçüncü olan İtalya, bir yıl sonra ise tarihinde ilk kez Olimpiyat’a katılmaya hak kazandı.

Bundan sonra ise İtalya için finaller dönemi başladı. 2001’de Avrupa Şampiyonası’nda final oynayan ve Rusya’ya tie-break ile kaybeden İtalya, 2002’de Manuela Leggeri’li, Elisa Togut’lu, Francesca Piccinini’li takımıyla Dünya Şampiyonası’nı kazanarak tarihinin en büyük zaferini elde etti. Artık İtalya’nın yılları başlamıştı. Elbette bunda 2000’lerde voleybola giderek artan özel sektör yatırımlarının etkisi büyüktü. Sponsorluklar voleybolda geniş bir paranın birikmesine yol açmış, bu da öncelikle kulüpler düzeyinde artan para kaynakları ve transferlerle kendini göstermişti. Öyle ki 2004-2005 sezonundan itibaren İtalyan ekipleri CEV Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde üst üste altı kez şampiyon olmuştu. Bu şampiyonların hatırı sayılır bir kısmının isminin önünde ise sponsor markanın adı yer alıyordu.

Foppapedretti Bergamo takımı, 2008-09 Serie A1 Kaynak: eurosport.com

Bu esnada Avrupa Voleybol Konfederasyonu’nun (CEV) sıkı yabancı yasağı telkinleriyle transferler -hala önemli olsa da- İtalya voleybolundaki büyümenin yalnızca bir bölümünü oluşturuyor, spora aktarılan kaynağın bir kısmı altyapıya da yönlendirilebiliyordu. Böylelikle milli takım bu dönemde çok istediği Avrupa şampiyonluğunu üst üste iki defa (2007 & 2009) elde etmenin yanı sıra 2007’de FIVB Dünya Kupası ve 2009’da World Grand Champions Cup gibi kalburüstü şampiyonluklar da kazanmayı başardı.

Bu noktada işin ekonomi-politiğine biraz daha derinlemesine bakmakta fayda var. İtalya kapitalizminin 1980’lerden itibaren küresel kapitalizme eklemlenebilmek için attığı bütün adımlar ülkenin daha zengin bölgesi olan Kuzey’deki sanayi ve teknoloji şirketleri etrafında şekillendi. Böylelikle Kuzey gittikçe daha da zenginleşirken, özellikle Soğuk Savaş sonrasında özel sektör de buradaki ekonominin aslan payına sahip oldu. Hal böyle olunca 2000’lerde CEV Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde şampiyonluk yaşayan veya finalist olan Bergamo, Perugia ve Novara gibi takımların İtalya’nın kuzeyindeki şehirlerden olmasına şaşırmamak gerek. Ancak kapitalist büyüme kapitalizmin krizlerinden de azade kalamazdı ve voleyboldaki bu ilerleme de 2008’deki küresel krizle birlikte kesintiye uğradı.

2010’lar ve Kriz

İtalya’da bütün ekonomiyi etkileyen kapitalist dönüşüm Kuzey’in etkisiyle, zaten “klientalist bir şebeke” halini almış olan devletin rolünün iyice kısıtlanmasına yol açmıştı. [1] 2008’deki küresel ekonomik kriz ise halihazırda payı çok büyük olan özel sektörün borcunu devletin üstlenmesiyle kamu borcuna dönüştürdü ve İtalya’nın krizin etkilerini en ağır yaşayan ülkelerden biri olmasına yol açtı. 2000’ler boyunca özel sektörle iç içe büyüyen voleybol ise bu krizden kaçınılmaz olarak kötü etkilendi. Voleybolda sponsorlukla büyüme İtalya’ya özgü bir durum değil, hatta Türkiye’nin oldukça yakından aşina olduğu bir şey. Ancak krizin ve kemer sıkma politikalarının voleybol ekonomisini doğrudan vurmasıyla İtalya kulüpleri Avrupa sahnesinden çekilirken yerlerini, kriz-sonrası sponsorluk sistemine başka bir yazının konusu olabilecek bir neoliberal modelle entegre olan Türkiye takımları aldı.

Voleybolun içine düştüğü bu kriz milli takımı da etkiledi, öyle ki İtalya 2011’deki FIVB Dünya Kupası’ndaki şampiyonluğundan sonra büyük turnuvalarda uzun süre madalya göremedi. Ancak her musibette bir hayır olması misali, bu esnada altyapıya yapılan yatırımlar da meyvelerini vermeye başladı. İtalya’nın genç takımları 2011’de FIVB U20 Dünya Şampiyonası’nı kazanırken 2013’te dördüncü, 2015’te ise üçüncü oldular. Bu turnuvalar İtalya’nın mevcut kadrosuna 2011’de en değerli oyuncu seçilen Caterina Bosetti ve 2015’te en iyi orta oyuncu seçilen Anna Danesi gibi oyuncuları armağan etti.

Caterina Bosetti, Kaynak: worldofvolley.com

Yeni bir altın kuşak yakalayan ve böylelikle yeniden tırmanışa geçen İtalya, önce 2017’de FIVB World Grand Prix’de gümüş madalya elde etti, sonra da 2018’de Japonya’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda final oynadı. 2019’da Ankara’daki Avrupa Şampiyonası’nı podyumun üçüncü basamağında tamamlayan İtalya Olimpiyat altını için 2020 yılına umutla bakmaya başladı.

İtalyan yazı

2019’da devam eden hükümet krizi nedeniyle Lega-Beş Yıldız koalisyonunun dağılmasının ardından 2020’de COVID-19 pandemisinin en ağır etkilediği ülkelerden biri olan İtalya için spor gündemin üst sıralarında yer almasa da zaten yapılması planlanan pek çok uluslararası spor organizasyonu salgın nedeniyle ertelenmişti. 2021 ise İtalya’nın ertelenen organizasyonlara damgasını vurduğu bir yıl oldu. Önce Eurovision’da otuz bir yıl sonra ilk birinciliğini kazanan İtalya, 2020’de yapılmayan Wimbledon’da Matteo Berrettini’nin oynadığı final, erkekler Avrupa Futbol Şampiyonası’ndaki zafer ve Tokyo 2020’de atletizmde gelen beş altın madalya ile rüya gibi bir yaz geçirdi. Şimdi voleybolda da bu rüyayı on yıl aradan sonra gelecek ilk büyük şampiyonlukla taçlandırmak istiyorlar. Paola Egonu gibi çok önemli bir skorere sahip olan İtalya’nın, Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda bu şampiyonluk özlemlerini gidermek için Sırbistan ve Türkiye gibi zorlu rakipleri geçmesi gerekecek. Olimpiyat Oyunları istedikleri gibi geçmese de, ve bunun yanı sıra Caterina Bosetti’nin Avrupa Şampiyonası hazırlıkları esnasında sakatlanması gibi bir şanssızlık yaşasalar da 2021’in İtalya’ya vaat edeceği bir şeyler hala var gibi görünüyor.

[1] Tanıl Bora (2013), Milliyetçiliğin Kara Baharı – 2. Baskı, İstanbul: Birikim, s. 43.

Kapak fotoğrafı: volleyballmag.com

Bir Cevap Yazın