Tarih: 12.01.2024 Yazar: Berkhan Günaydın Yorumlar: 0

Draymond Green arka arkaya aldığı cezaların ardından basketbol sahasına yeniden dönmeye hazırlanıyor. Peki Golden State Warriors’un yıldız oyuncusu gerçekte kim? Bir basketbol dehası mı, yoksa rakipleriyle kavga eden ve hakemlere sürekli itiraz eden sinir bozucu bir karakter mi?  

Green NBA’e bir süper yetenek veya çok yüksek potansiyelli bir genç oyuncu olarak adım atmadı. Zaten, her ne kadar iyi bir kolej kariyeri olsa da draftta seçildiği sıra bunu gösteriyor. Warriors tarafından 2012 Draftı’nda ikinci tur, 35. sırada seçildikten sonra tüm kafa yapısını kendisini daha ön sıralardan seçmeyen takımları pişman etmeye adadı. Öyle ki, çaylak yılında bu takımlara karşı oynadığı maçlara özel olarak konsantre olduğu o yıllarda çokça dillendirildi. Bu hırslı yapısının takdiri hak ettiği bir gerçek. Ancak diğer yandan hastalıklı bir ruh halinin ilk tezahürleri olarak da nitelendirilebilir. İşte kariyeri de hep bu çizgide devam eden Green her zaman çok takdir edilen, ancak yine her zaman çok da nefret edilen bir karaktere dönüştü.

Green’in NBA’in nefret objelerinden biri haline gelmesi boşuna değil. 2016 final serisinde LeBron James’in kasıklarına attığı tekme, onun “kirli hareketlerinin” bir başlangıcı gibiydi. Aslında bu olaydan önce de sahada hakemlerle ve rakiple didişmeyi seven bir oyuncuydu ama o tekmeye kadar bunlar onun oyuncu karakterinin bir parçası olarak görülüyor ve Kevin Garnett, Charles Barkley gibi ondan önce de sahada aynı karakteri yansıtan isimler gibi kazanma hırsına bağlanıyordu.

Tabii ki LeBron James’e yaptığı hareket bir final serisinde olması ve ligin en büyük oyuncusunu hedeflemesi sebebiyle çok göz önündeydi ve bugün hala basketbol izleyicilerinin hemen hepsi tarafından hatırlanıyor. Ancak henüz bir tur önce Batı finalinde Oklahoma City Thunder pivotu Steven Adams’a da benzer; hatta çok daha sert bir tekme atmıştı. Yani James’e yaptığı aslında ilk değildi, son da olmayacaktı. İnsanların yaşlandıkça olgunlaşmaları, geçmiş hatalarından ders almaları beklenir. Bu çok da haklı bir beklentidir. Ancak Draymond Green için maalesef bu gerçekleşmedi, tam tersine yıllar geçtikçe bu basketbol dışı hareketleri çok daha acımasız hale geldi ve giderek sıklaşmaya başladı.

Draymond Green 2023 Playoffları’ndan beri, aradan geçen yaklaşık dokuz ayda gündemden hiç düşmedi. Bunun sebebi de bu süre zarfında tam üç kez rakiplerine yaptığı acımasızca hareketlerdi. Önce playoff ilk turunda Sacramento Kings pivotu Domantas Sabonis’in yerdeyken üstüne bastı. Bu sezonsa şimdilik kurbanları; boğazına sarıldığı Rudy Gobert ve yumruk attığı Jusuf Nurkic. Sabonis’e yaptığı hareketi “ayağımı bir yere koymalıydım”, Gobert’e yaptığını ise “Klay’i (Thompson) korumaya çalışıyordum” gibi bahanelerle açıklamaya çalıştı. Tüm vukuatları arasında sadece Nurkic’e attığı yumruktan sonra özür diledi. Bunun da sebebi, ısrarla bu hareketi hakeme itiraz ederken istemsiz şekilde yaptığını iddia etmesiydi. Belki de doğru söylüyordu. Ancak artık öyle bir şöhrete sahip ki kimse bunu inandırıcı bulmadı.

Bir insanın hatalarını düzeltmesi için doğal olarak önce hata yaptığını kabul etmesi gerekir. İşte Green’in rakiplerine saldırma huyunu bir türlü düzeltmemesinde de yaptıklarının hata olduğunu düşünmemesi bir numaralı etken. Ancak NBA ve Warriors yönetimlerinin de her yaptığı hareketten sonra kendisini hoş görmesi ve tüm kamuoyu tepkisine rağmen yaptığı hareketleri görmezden gelmesi de Green’i cesaretlendirdi ve giderek daha “şeytani” bir karaktere dönüşmesinin önünü açtı.

Bir insan işinde ne kadar başarılı olursa kabahatlerine göz yumulabilir? İkisinin aslında birbiriyle ilgisi olmamalı ama gerçek maalesef böyle değil. Örneğin tarihin en büyük basketbolcusu antrenmanda takım arkadaşına yumruk atarsa bu olay hasır altı edilmeye çalışılır mı? Bunun cevabı evet. Peki ya dört şampiyonluk kazanmış ve kariyerinde dört kez all-star, bir kez yılın savunmacısı ve dört kez en iyi savunma beşine seçilmiş yıldız bir oyuncu bunu yaparsa? Muhtemelen bunun cevabı da evet olacaktı. Eğer Draymond Green’in Jordan Poole’a antrenmanda attığı yumruk, hala kim olduğu bilinmeyen biri tarafından, kameraya çekilip videosu basına sızdırılmamış olsaydı.  

Bu video olmasa büyük ihtimalle antrenmanda Green ve Poole arasında ne yaşandığı asla tam olarak öğrenilemeyecekti. Çünkü olaydan sonra Warriors yönetiminin ilk tepkisi Green’in attığı yumruğa yönelik değil, videoyu kimin sızdırdığına yönelikti. “Bu videoyu kimin sızdırdığını bulmaya çalışıyoruz” demişti Warriors yönetimi. “Kol kırılır, yen içinde kalır” lafının maksadı hiç bu kadar aşılmamıştı.

İşte Golden State tarafının en büyük günahı da hep bu oldu. Green’in her kabahatini görmezden gelmek, önemsiz göstermek, hatta yapabiliyorlarsa üstünü örtmek. Sonuç olarak, Poole olayından sonra bile sadece kısa süreliğine takımdan uzaklaştırılan Draymond Green, sezonun başlamasıyla beraber sahaya geri döndü. Olayın kahramanları yer değiştirse, Jordan Poole’un akıbetinin çok daha farklı olacağı kesin.

Gobert ve Nurkic’e saldırdığı son iki hadisenin ardından Draymond Green yeniden parkeye çıkmaya hazırlanıyor. Daha önce yaşananlar bize Green’in bu olaydan da farklı bir insan olarak çıkmayacağını gösteriyor. Zaten kendi podcast yayınında yaptığı: “Emekli olmayı düşünüyordum. Adam’a (Silver) artık bu yaşananlara dayanamıyorum dedim ama o benim basketbolu bırakmamı engelledi” lafı hala hata yaptığını kabul etmediğini ve kendini mağdur gibi göstermeye çalıştığını kanıtlıyor. Silver’la yaşadığını iddia ettiği diyalogun gerçek olup olmadığı ise bir hayli şüpheli.

Green kariyeri bittikten sonra çok büyük ihtimalle saha kenarında veya ekranda, NBA’in içinde kalmaya devam edecek. Çünkü basketbolu tüm NBA oyuncuları arasında en iyi bilenlerden biri ve deha sayılabilecek bir baketbol zekasına sahip. Herkes onun, haklı olarak, jenerasyonunun en iyi oyuncularından biri olduğundan da bahsedecek. Ancak rakiplerine karşı acımasız hareketleri, hakemlerle olan sevimsiz diyalogları da hatırlanacak. Bir kişinin hem yaptığı işte zirveye çıkıp hem de berbat bir insan olması belki kulağa biraz tuhaf geliyor. Ancak Alfred Hitchcock’tan John Lennon’a, Elon Musk’tan Michael Jordan’a hayatın her alanında bu insanlardan binlerce, belki milyonlarcası var.

Kapak Görseli: NBC Sports

Bir Cevap Yazın