Türkiye kadın basketbol milli takımının en başarılı olduğu 2010-2015 yıllarını tek bir kelimeyle anlatmaya çalışsak bu herhalde “mücadele” olurdu. Ve bu takım tek bir oyuncuda vücut bulacaksa o oyuncu kesinlikle Işıl Alben olmalı.
Takım sporlarında başarının tek bir formülü yok. Bazı takımlar süper yeteneklerle donatılmıştır ve başarı onlar için nispeten kolaydır. Daha az şanslı diğer ekiplerinse takım oyunuyla, mücadeleyle, tırnaklarıyla kazıyarak başarıya ulaşması gerekir. 2010’ların ilk yarısındaki Türkiye kadın basketbol takımı da tam olarak böyle bir takımdı. Bireysel yeteneği sınırlı ancak mücadele gücü sınırsız bir takım.
Tüm yetersizliklerine rağmen bu ekibin zirveye çok yaklaşmasını sağlayan; Nevriye Yılmaz ve Birsel Vardarlı başta olmak üzere, son derece yetenekli oyuncuları da vardı. Ancak bu takımı tek bir oyuncu tanımlayacaksa o oyuncu Işıl Alben’di.
Kazanma hırsı, mücadele gücü, 40 dakika boyunca bitmeyen enerjisiyle Alben’in önderliğinde Türkiye o dönemde Avrupa’nın zirvesine çok yaklaştı ancak 2011 ve 2013’te bir gümüş ve bir bronzla yetinmek zorunda kaldı. Bu başarılar sayesinde kadın basketbolunda Türkiye ilk defa 2012’de olimpiyatta da temsil edildi. Zirvenin tepesine hiç çıkılamadı belki ama, yine de rüya gibi bir üç sene.
Işıl Alben hücumda müthiş yeteneklere sahip bir oyuncu değildi, hatta fiziksel dezavantajları da olan bir oyuncuydu. Ancak o bu dezavantajı avantaja çevirerek Avrupa’da jenerasyonunun topa en iyi baskı yapan oyuncusu olmayı başardı. Alben tam bir savunma süperstarıydı ve o dönem Avrupa’da savunamayacağı guard yok gibiydi.
Alben’in başarıları tabii ki sadece milli takımla sınırlı kalmadı. Hatta kulübü Galatasaray ile çok daha büyük başarılar kazandığını söylemek de yanlış olmaz: Bir Euroleague, iki Eurocup ve bir Türkiye ligi şampiyonluğu.
Kulüpler bazında Türkiye kadın basketbolunun zirve senesi olan 2014’e herhalde ayrı bir parantez açmak gerekir. Kadınlar Euroleague’de finali Fenerbahçe ile oynayan Galatasaray bu turnuvada şampiyonluk yaşayan ilk Türkiye temsilcisi oldu. Üstelik sarı-kırmızılılar yarı finalde de tarihin en göz kamaştırıcı kadrolarından birini; Diana Taurasi’li, Candace Parker’lı ve Sandrine Gruda’lı Ekterinburg’u mağlup etti. Finalde sekiz asistle takımının bu alanda lideri olan Işıl Alben’in esas katkısıysa her zaman olduğu gibi oyunun daha az dikkat çeken mücadele tarafındaydı.
Türkiye basketbolu 2000’li yıllarda tabii ki çok değerli kadın sporcular yetiştirdi. Ancak hem milli takım hem de Galatasaray formasıyla kazandığı başarılar ve bu başarılarda aldığı rol göz önünde bulundurulursa, herhalde bu listenin başına Işıl Alben’i yazmak gerekir. Çünkü Alben Türkiye kadın basketbolunun ekol olmasını sağlayan karakteristik özelliklerin tamamını bünyesinde barındıran isimdi.