Tarih: 08.05.2021 Yazar: Mine Hamarat Yorumlar: 4

“Neden Michael Phelps bir mucize, Caster  Semenya mutant muamelesi görüyor?

MONICA HESSE

Sizlere, doğal testosteron hormonu izin verilenin üzerinde olması nedeniyle kadınlar kategorisinde yarışmasına izin verilmeyen Caster Semenya’dan bahsedeceğim.

Öncelikle, Semenya  kimdir? 1991 doğumlu Makgedi Caster Semenya, Güney Afrikalı orta mesafe  koşucusudur. Daha 18 yaşındayken 800 metre yarışını çok kesin bir galibiyetle kazanarak, en yakın rakibinin 2.45 saniye önünde, altın madalya kazanmış ve 2009 yılında Dünya Atletizm Şampiyonası’nda Usain Bolt’tan sonra adını en çok duyduğumuz isim olmuştur. Performansının yanında dış görünüşüyle de dikkatleri üzerine çeken Semenya, o dönemki antrenörü Michael Seme’nin deyimiyle “erkek  gibi  görünmek” ile suçlanmıştır.

Gerçekten de bir kadına göre “fazla  hızlı” olması sebebiyle cinsiyeti  sorgulanmaya  başlanmış,  hatta Dünya  Atletizm  Federasyonu’nun (IAAF),  atletin cinsiyet testinden geçmesini istemesi 800 metre finalinden saatler önce medyada yer bulmuştur. 2018 yılında düzenlenen yönetmelik ile birlikte ise Semenya’nın önünde üç seçenek vardır: İlaç alarak testosteron oranını istenilen seviyeye düşürmek, testosteron oranının avantaj sağlamadığı anlaşıldığı zaman yarışlara katılabilmek, diskafiliye  olmak. Yıllardır süren bu tartışmalar henüz son bulmuş değil. Semenya ise 2018 yılından  beri mücadelesine hukuki olarak da devam ediyor.

Peki, testosteron performansı ne kadar etkiliyor? Testosteron sporda genellikle güçlü performans ile özdeşleştirilmiştir. Bu yüzdendir ki Dünya Dopingle Mücadele Ajansı (WADA), suni testosteronu yasaklı maddeler arasında sayıyor. IAAF’nin 2017’de yaptırdığı araştırmaya göre, testosteron seviyesi yüksek kadın atletler rakiplerine göre daha avantajlı ve performansları %3 oranında artabiliyor. Ancak  IAAF’nin tezlerinin bilimsel anlamda yetersiz olduğunu savunan uzmanlar da mevcut. Anlayacağınız, bilim insanları da bu konuda farklı görüşlere sahip.

   “Aslında Semenya, Ledecky’den daha sıra dışı değil. Ama Ledecky’nin cinsiyeti hiçbir zaman açıkça sorgulanmadı. Fakat  Semenya; Güney Afrikalı, eşcinsel ve geleneksel toplumsal cinsiyet rollerine uygun davranmayan bir kadın. Dolayısıyla önyargılarına uymuyor. Burada sorunun aslında performansı olmadığı açıkça görülüyor.” 

MADELEINE PAPE

IAAF’nin 2018’de getirdiği kurala göre, 400 metre ve üstü yarışlarda yer alacak kadın sporcuların testosteron seviyesi beş nanomol/litrenin altında olmak zorunda. Bu da demek oluyor ki Semenya gibi cinsiyet gelişim farklılığı bulunan atletler testosteron seviyesi düşürücü ilaç kullanmak zorunda. Ne var ki Semenya ilaç kullanmayı reddediyor:

“Kariyerime Tanrı karar verdi ve ancak o son verebilir. Hiç  kimse koşmamı engelleyemez. 28 yaşındayken nasıl emekliye ayrılabilirim? Hala  genç, enerjik hissediyorum. Atletizmde on ya da daha fazla yılım var.”

Semenya’nın IAAF’nin getirdiği kurala karşılık Spor Tahkim Mahkemesi’ne (CAS) yaptığı başvuru 1 Mayıs 2019 tarihinde reddedildi. CAS kararının çalışma hakkı, vücut bütünlüğü gibi haklar yönünden tartışmaya açık olduğu kanaatindeyim. Reddedilen başvurusu üzerine “Doğal, doğduğum gibi koşmak  istiyorum” diyen Semenya, İsviçre Federal Mahkemesi’ne (SFC) de başvurdu ancak SFC, geçici olarak askıya alınmasına karar verdiği IAAF kuralının bu kez kesin olarak uygulanması yönünde karar verdi. Bu da Semenya’nın 400 metre ve üstü yarışlara katılamaması anlamına geliyor. Konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyan atlet, 2020 yılı için ülkesinin kadın futbol takımlarından JVW ile  anlaşma imzaladı.

AİHM’den çıkacak kararı merakla bekliyorum. Zira, Women in Sport’un 2018 yılında yaptığı araştırma İngiltere’de sporun içindeki kadınların  %40’ının hala cinsiyet ayrımcılığı ile karşı karşıya  olduğunu gösteriyor. Bu oranlar bu kadar açıkken ve ısrarla Semenya’nın genetik özelliği ile oynanmak isteniyorken akıllara maalesef ki cinsiyet ayrımcılığından başka bir sebep gelmiyor. Fazlasıyla uzun boylu bir basketbolcunun daha kısa boylu basketbolculara avantaj sağlaması  açısından yedek kulübesinde oturtulduğuna şahit oldunuz mu? Ya da daha zayıf atletik sonuçlara sahip erkek sporcuların testosteron seviyelerinin düşüklüğünden şüphe edildiğine? Kulağa saçma geliyor, değil mi? 

Suni testosteron alımı gibi girişimlerin haksız rekabet kapsamında yasaklanması ne kadar normalse; doğuştan, genetik bir özelliğin düzenlenmeye çalışılmasını da o kadar mantıksız buluyorum. Ne yazık ki dünyamızda cinsiyet ve cinsiyete dayalı damgalamalar çok uzun yıllardır süregeliyor. Dilerim ki dış görünüşü sebebiyle “şüpheli” kadınları, geleneksel kadınlık estetiğine bağlı olarak değerlendirmeyi bir an önce bırakıp toplumsal cinsiyet normlarını yıkabiliriz. Dilerim ki gerçek bir kadının bir sporcu için o kadar iyi olmaması gerektiği klişesi tarih olur.

Kapak fotoğrafı: https://tinyurl.com/9j4yw3vz

4 People reacted on this

  1. Bu yaşanan hadise klasik avrupa iki yüzlülüğüdür.İşlerine gelince bireyin özgürlüğünü ve eşitliğini savunan avrupa farklı bir fiziksel gelişimi olduğu için bir atleti müsabaka dışında bırakabiliyor. Aynı durum bir avrupa vatandaşında meydana gelmiş olsaydı üstün genlerinden bahsedilerek; atletteki farklılığın doğal bir durum olduğu savunulurdu. Ancak malesef olayın kahramanı bir zamanlar avrupanın sömürgesi olmuş Güney Afrikadan gelme bir atlet. Bu sebeple bu atletimizin farklılığının normal kabul edilmesi cas gibi avrupanın tekelinde olan kuruluşlar için imkansızdır. Ancak göstermiş olduğu duruş gerçekten takdire şayan. Sistemde açacağı deliklerden belki kendi geçemeyecek ama arkasından gelen benzer farklılıklara sahip atletlere örnek olacak ve onların  bu bozuk sistemde nefes almasını sağlayacak.

    Bu farklılığa dikkat çektiği için yazara teşekkürlerimi iletiyorum.

  2. Bu yaşanan hadise klasik avrupa iki yüzlülüğüdür.İşlerine gelince bireyin özgürlüğünü ve eşitliğini savunan avrupa farklı bir fiziksel gelişimi olduğu için bir atleti müsabaka dışında bırakabiliyor. Aynı durum bir avrupa vatandaşında meydana gelmiş olsaydı üstün genlerinden bahsedilerek; atletteki farklılığın doğal bir durum olduğu savunulurdu. Ancak malesef olayın kahramanı bir zamanlar avrupanın sömürgesi olmuş Güney Afrikadan gelme bir atlet. Bu sebeple bu atletimizin farklılığının normal kabul edilmesi cas gibi avrupanın tekelinde olan kuruluşlar için imkansızdır. Ancak göstermiş olduğu duruş gerçekten takdire şayan. Sistemde açacağı deliklerden belki kendi geçemeyecek ama arkasından gelen benzer farklılıklara sahip atletlere örnek olacak ve onların  bu bozuk sistemde nefes almasını sağlayacak.

    Mevcut farklılığa dikkat çeken yazara teşekkürlerimi sunuyorum.

  3. Bu yaşanan hadise klasik Avrupa iki yüzlülüğüdür. Sözde özgürlük ve eşitlik savunucusu Avrupa işine gelince farklı bir fiziksel gelişimi olduğu için bir atleti müsabaka dışında bırakabiliyor. Aynı durum bir Avrupa vatandaşında meydana gelmiş olsaydı üstün genlerinden bahsedilerek; atletteki farklılığın doğal bir durum olduğu savunulurdu. Maalesef olayın kahramanı bir zamanlar Avrupa’nın sömürgesi olmuş Güney Afrika’dan gelme bir atlet. Bu sebeple bu atletimizin farklılığının normal olarak kabul edilmesi CAS gibi Avrupa’nın tekelinde olan kuruluşlar için imkansızdır. Ancak göstermiş olduğu duruş gerçekten takdire şayan. Sistemde açacağı deliklerden belki kendi geçemeyecek ama arkasından gelen benzer farklılıklara sahip atletlere örnek olacak ve onların bu bozuk sistemde nefes almasını sağlayacak.

    Yazara yaşanan eşitsizliğe dikkat çektiği için teşekkürlerimi sunuyorum.

Bir Cevap Yazın