Tarih: 23.02.2022 Yazar: Anıl Kantemir Yorumlar: 0

1980 Lake Placid Kış Olimpiyat Oyunları pek çok sporsever tarafından ABD’nin buz hokeyinde ağır favori Sovyetler Birliği’ni yenmesi ve spiker Al Michaels’ın, “Mucizelere inanır mısınız?” sözleriyle hatırlanır. Biraz daha sıkı takipçiler ise Eric Heiden’ın sürat pateninde biri dünya rekoru olmak üzere dört Olimpiyat rekoru kırıp beş altın madalya kazandığı efsanevi performansını da unutmaz. Yine de bu oyunlarda hatırlanmayı hak eden başka sporcularda var ve şüphe yok ki Hanni Wenzel bu grubun başını çekiyor.

Lihtenştayn, dünyanın en küçük ülkelerinden biri. Herhangi bir spor dalında büyük iddialar ortaya koymaktan  uzak ancak bu bazı sporcularının tarih yazamayacağı anlamına da gelmiyor. İşte Hanni Wenzel, o tarihi ülkesi adına yazanlardan. Henüz 20 yaşında ne kadar yetenekli bir kayakçı olduğunu gösteren Hanni Wenzel, 1976 Innsbruck Olimpiyat Oyunları’nda kürsünün üçüncü basamağında kendisine yer bulmuştu. 

Bu başarısı sonrası Wenzel, hız kesmedi ve 1980 Lake Placid Olimpiyat Oyunları öncesi ,1978 yılında düzenlenen Dünya Kupası’nın sahibi oldu. Artık Lake Placid’deki Oyunların net favorisi konumundaydı. Ülkesinin yerini dahi bilmeyen, bayrağının renginden, hangi dilin konuşulduğundan bihaber birçok insana Lihtenştayn marşını dinletmeye hazırdı.

Beklentiler büyüktü ama Wenzel baskıyı hiç hissetmedi. Hem slalom hem de büyük slalomda altın madalyaya uzandı. İnişte ise gümüş madalyanın sahibiydi. Bu küçük ülkenin büyük sporcusu bir Olimpiyat’tan üç madalya çıkarmış, Lake Placid’de Lihtenştayn’ın madalya sayısını dörde yükseltmişti. Diğer madalyanın sahibi ise yine bir Wenzel’di. 

Hanni’nin kardeşi Andreas büyük slalomda efsanevi Ingemar Stenmark’ın ardında gümüş madalyaya ulaşmıştı. Sporseverlerin şaşkınlığı madalya töreninde de sürdü. Lihtenştayn marşını bilmeyen bazı seyirciler yanlışlıkla Britanya marşının çalındığını düşündü. Bazıları ise tereddütte kalıp Britanyalı bir sporcunun şampiyon olduğunu sandı. Oysa ki, sözleri Almanca olan bu marşın müziği Britanya marşı “God Save The Quenn” ile aynıydı. Ortada bir hata yoktu, çalan Lihtenştayn marşıydı.

Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya oradan da Lihtenştayn’a uzanan Wenzel ailesinin hikâyesi spordaki başarılarla peri masalına dönüşmüştü. Hanni ve kardeşi Andreas’ın kayakla tanışması babaları Hubert’in onları Lihtenştayn’da bu spora yönlendirmesiyle başlamış, Olimpiyat serüveniyle zirveye ulaşmıştı.

İki Olimpiyattan dört madalya çıkaran Hanni Wenzel’i herkes merakla 1984 Sarajevo Olimpiyatları’na da bekliyordu. Ancak yarı profesyonelliğe geçişiyle birlikte Uluslarası Kayak Federasyonu ile yaşadığı anlaşmazlık onun oyunlardan men edilmesiyle sonuçlandı. Bu büyük Olimpik kariyer üçüncü bir Olimpiyat ile taçlanamamıştı. Kardeşi Andreas ise bu oyunlarda kazandığı bronz madalyayla Wenzel ailesinin madalya sayısını da altıya yükselmişti.

Kardeşi Andreas ile birlikte Lihtenştayn’ın kazandığı 10 Olimpiyat madalyasının yarısından fazlasına imza atmayı başardı Hanni Wenzel. Ve o, büyük ülkelerin konuşulup, hikâyelerinin sayısız yazıya konu olduğu bir dünyada küçük ülkesinin insanlarını mutlu eden dev bir hikâyenin baş kahramanı olmayı başardı.

Kapak fotoğrafı: www.insidethegames.biz

Bir Cevap Yazın