Tarih: 15.07.2020 Yazar: Emrah Güllüoğlu Yorumlar: 2

Torosların eteklerini, yoksunlukların ve varlıkların, İnce Memed’lerin çukur bir ovasını Mehmet Mürşit Güllüoğlu ile konuştuk. Ve sorduk 70’lerde Çukurova’da spor ne demekti?

Baba: Mehmet Mürşit Güllüoğlu
Oğul: Emrah Mehmet Güllüoğlu

Oğul: 70’ler Çukurova’sına, Kösreli’ye gidelim, on beş yaşında yeni bir lise öğrencisi olduğun yıllara. Öncelikle lakabınla başlayalım. Neden İnce diyorlardı sana, İnce Memed romanıyla bir ilgisi var mı?
Baba: Lakabın romanla ilgisi yok, çok zayıftım ondan ince derlerdi.

Oğul: O zamanlar romanı okumuş muydun?
Baba: Lakabı taktıklarında henüz okumamıştım. Köyde pek kitap bulunmazdı. Daha sonra Ceyhan’a, okumaya gidince orada kütüphane vardı, o zaman okumuştum.

İnce Memed Ruhu

İnce Memed, Yaşar Kemal’in 1955 ile 1987 arasında yazdığı ve dört ciltten oluşan roman serisidir. Seri, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Çukurova’da geçmektedir. İnce Memed, Anadolu halkının geri kalmışlığı, cahil bırakılmışlığı, köy hayatının sefaleti ve ağaların tüm yöreye tamamen hakim olması üzerine bu duruma karşı bir isyan öyküsüdür.

Oğul:  Bu yıllarda ya da öncesinde köyde spor olarak neler yapardınız?
Baba: Bir meşhur Sükse Mehmet’imiz vardı. Eskiden İstanbul’da Yeşildirek takımında oynamıştı. Ona kişi başı bir para verirdik, o da bize antrenörlük yapardı. Köyler arası turnuva yapardık. Bu maçlar çok çekişmeli geçerdi, çok kavga çıkmıştır maçlardan sonra. Abim çok iyi oynardı, hep ilk 11 başlardı bense yedek olurdum demek ki benden daha iyiydi. Kolunu orada kırmıştı, dikkat ettiysen eğridir kolu biraz.

 Yeşildirek Ruhu

Yeşildirek, Çemberlitaş ile Eminönü arasında kalan bölgedir. Bölgedeki esnaf tarafından kurulan, Fenerbahçeli efsane Alparslan Eratlı’nın da formasını giydiği Yeşildirek Spor Kulübü,1961 yılında, şimdiki ismiyle Süper Lig’e yükseldi.

Oğul: Neden sükse peki?
Baba: Sahada çok sükse hareketleri olduğu için öyle bir lakabı varmış. Sonra hakem dövmüş ve futbolu bırakmış diye anlatırlardı bize.

TDK Ruhu

Sükse; 1. isim Başarı, 2. isim İlgi çekecek durum

Oğul: Futbol dışında başka spor dallarına ilgi var mıydı?
Baba: O yıllarda futbol dışında başka bir spor yapacak imkân da, ilgi de yoktu. Voleybolu ilkokulda oynardık ama öğretmenlerin zoruyla, beden eğitimi dersinde oynatırlardı. Zaten basketbolu kimse bilmezdi.

Oğul: Spor yapmak deyince daha çok futboldan söz ediyorsun. Peki, sporu takip etme imkânınız nasıldı? Basılı yayınlara ulaşma imkânlarınız ne kadardı?
Baba: Her gün üç dört gazete gelirdi. Gazeteleri, okuma yazma oranı az olduğu için çocuklara okuturlardı.

Oğul: O zamanlardan kahvede okuduğun, aklında kalan bir hadise var mı?
Baba: Edwin Aldrin, Michael Collins ve Neil Armstrong’un aya seyahatinin haberini okumuştum. Ya Hayat ya da Ses mecmuasıydı yanılmıyorsam. Kahvehanedekiler kafamıza taş yağacak diye yorum yapmışlardı.  

İnsanlık İçin Büyük Adım Ruhu

Astronotlar; Neil A. Armstrong (komutan), Michael Collins (Komuta Modülü Pilotu) ve Edwin ”Buzz” E. Aldrin, Jr. (Ay Modülü Pilotu), 1969 yılında Apollo 11 aracıyla ay yüzeyine yapılan ilk insanlı uzay uçuşunu gerçekleştirdiler.

Oğul: Köyde spor takip edilir miydi?
Baba: Büyükler pek ilgilenmezdi. Ama televizyon geldikten sonra biraz daha takip edilir olmaya başladı. Mesela Dünya Kupaları takip edilirdi.

Oğul: Aklında kalan, sende en çok yer eden hangisiydi?
Baba : 1974 Dünya Kupası’ydı sanırım. Televizyon geleli çok olmamıştı, pek görüntü alamıyorduk. Büyükçe bir anten yapılmıştı, onu sağa sola çeviriyorduk. Suriye veya başka bir ülkeden yayın geliyordu ve yayın dili Arapçaydı. Ben radyodan Türkçe maç yayını açar, televizyonun arkasına koyardım. Kahvede televizyonun sesini kapatır, Türkçe anlatımlı siyah beyaz yayınımızı izlerdik.

Oğul: 74 Dünya Kupası’ndan hatırında kalan bir olay, kişi var mı?
Baba: Pele hatırıma geliyor.

Oğul: Pele 1974’te oynamıyor. Brezilya 1970’te şampiyon oluyor, hatırındaki turnuva o mu acaba?
Baba: Orhan Gencebay “Batsın Bu Dünya” şarkısını çıkarmıştı. İyi hatırlıyorum, kasetçiler gezer, sürekli bu şarkıyı çalarlardı. Biz de maçı duyamıyoruz diye çıkar sustururduk onları.

Arabesk Ruhu

Batsın Bu Dünya, Orhan Gencebay tarafından 1973 yılında yapılan şarkıdır.

Oğul: Turnuvayı doğru hatırlıyormuşsun, kişiler karışmış. 74 deyince daha çok Johan Cruyff akıllara geliyor.
Baba: Sen deyince aklıma geldi, Franz Beckenbauer vardı. O Almanya’da çok iyi oynardı.

Oğul: Başka spor hadiseleri var mı hatırında kalan?
Baba: Muhammed Ali’nin karşılaşmalarını izlemeye kalkardık geceleri saat üçlerde. En çok George Foreman karşılaşması kaldı hatırımda. 

Kelebek Gibi Uçmak Ruhu

Muhammed Ali, 1974’te Foreman’ın favori olduğu maçta rakibini hiç beklenmedik bir taktik ile sekizinci raundda nakavt edip, unvanı tekrar elde etti.

Oğul: Sence neden Muhammed Ali bu kadar sevildi?
Baba: Ben boks sevmezdim ama Muhammed Ali’yi severdim, çünkü Müslüman olmuştu.

Oğul: Peki şimdi Müslümanlığa geçtiği için bir sporcuyu izler misin?
Baba: Yok izlemem.

Oğul: Bugün Muhammed Ali için sporculuğu kadar politik duruşuyla da etkili olduğu görüşü var.
Baba: Bizim için politik bir anlamı yoktu, bilmezdik açıkçası biz o tarafı yani en azından ben bilmezdim.

Oğul: Neden Beşiktaş’ı tutardın? Babadan mı gelirdi bu sevgi?
Baba: Yok babam pek sporla ilgilenmezdi, oynamamızı bile pek sevmezdi. Bir Baki Abim vardı köyde, ailesi bizimle çalışırdı. İstanbul’da okurdu Baki abi, yazın geldiğinde sürekli anlatırdı. O çok etkiledi beni, oradan başladı Beşiktaşlılık.

Oğul: Hatırladığın oyuncular var mı o zamandan?
Baba: Baki abim hep Yusuf’tan bahsederdi. Yusuf, orta sahada oynardı. Pek koşmazdı ama tekniği çok iyiydi. Topu istediği yere gönderebilirdi.

Yusuf Tunaoğlu

Türk Pele’si Ruhu

Yusuf Tunaoğlu, 1962-1976 arasındaki futbol hayatında bir sezon Altay’da kalan sezonlarda ise Beşiktaş’ta geçirmiş ve Beşiktaşlı taraftarların çok sevdiği bir isim olmuştur.

Oğul: Adanaspor mu, Adana Demirspor mu?
Baba: Adana Demirspor’u tutardım. O zamanların politik ikliminin etkisiyle işçi takımı imajı etkilerdi bizi.

Oğul: Biraz da o zamanın Çukurova’sının nasıl bir yer olduğundan bahsedelim.
Baba: O yıllarda Ceyhan zengin bir yerdi. Tarım çok önemliydi ana gelir kaynağıydı. Pamuk bunların arasında en önemlisiydi.

Beyaz Altın Ruhu

Pamuğun Çukurova’ya gelişi Amerika İç Savaşı sonrası Fransızların Amerika dışında pamuğa uygun bir coğrafya arayışı sonrasında olur. Fransız hükümeti tarafından Osmanlı topraklarına gönderilen bir heyet tarafından hazırlanan ‘İmparatorluk Topraklarındaki Çukurova’ raporunda detaylı biçimde coğrafya anlatılmaktadır.

Oğul: Pamuk etkisini nasıl bu kadar kaybetti? Bugün artık Çukurova’nın ana geçim kaynağı pamuk diyemiyoruz.
Baba: Beyaz sinek diye bir sinek çıktı, sanırım sene 1974’tü. O zaman ufak tefek çıktı ama sonra etkisini gösterdi ve kesildi pamuk. Bu sinek pamukta bir leke bırakırdı. O leke de pamuğun kalitesini düşürürdü. Durum böyle olunca pamuğu satamaz olduk ve herkes pamuk ekmeyi bırakmaya başladı.

Oğul: Son soru biraz kişisel olsun. Senin bir adın Mehmet iken benim de ikinci adım neden Mehmet? 🙂
Baba: Anam yüzünden. Ben adımı babamın dedesinden almışım, sen doğduğunda ise dayım vefat etmişti. Anam ısrar etti ‘bir adı da kardeşimin adı olsun’ diye, kıramadık.

III. Mehmet’ten II. Mehmet’e sevgilerle 🙂

2 People reacted on this

  1. Emeğinize sağlık, mükemmel bir anlatım olmuş.
    Tebessümler içinde okudum. Babasının adı Mehmet olandan, ||. Mehmet ve |||.Mehmet’e selamlar 🙂

    1. Teşekkürler yorumlarınız için, tüm kendi ve babasının adı Mehmet olanlardan da size selam olsun 🙂

Bir Cevap Yazın