Tarih: 15.09.2022 Yazar: Yavuz Yavuz Yorumlar: 0

Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası, yetmiş yıllık tarihinde pek çok özel performansa sahne oldu. Oyuncu ödüllerinin ilk kez verildiği 1982’den bu yana pek çok voleybolcu takımlarının şampiyona performanslarında aldıkları roller nedeniyle onurlandırılırken, bu isimlerin spora katkısı şampiyonayla sınırlanamayacak kadar fazla. 2022 Dünya Voleybol Şampiyonası’na doğru giderken, turnuvanın geçmişine göz atan bu serinin ikinci bölümünde bu voleybolcuların bazılarını tanıyacağız.

Bu da tıpkı Salı günü okuduğunuz liste gibi kronolojik olarak sıralanmış beş maddeden oluşuyor. Elbette, yetmiş yılda düzenlenen on sekiz turnuvaya iz bırakmış isimleri beşe indirmek zor. Ancak bu seri sonunda dünya voleybolunun içinden geçtiği dönemlerin Dünya Voleybol Şampiyonası bağlamında bir resminin ortaya çıkacağı, bu anlamda da birbirini tamamlayan iki liste bunlar. Sözgelimi, bir önceki liste Çin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) dünya voleybol sahnesine çıkışına dair üstü kapalı ipuçları verirken, iki ülkenin milli takımlarında oynayan Lang Ping ve Kimberly Hill’den bahsederken bu daha net ortaya çıkacak. Bu listede kariyerine aktif olarak devam eden hiçbir oyuncu yok, onlar hem dünya voleybolunu hâlâ şekillendirmekteler hem de voleybolun mevcut hâli ve içinden geçtiği son dönüşüm süreci ayrı bir incelemeyi hak ediyor.

Elbette böyle bir çerçeve, kaçınılmaz olarak bazı oyunculardan hiç bahsedilmeyeceği anlamına geliyor. Örneğin 2006 ve 2010’da, iki ayrı Dünya Voleybol Şampiyonası’nın en skorer ismi olma unvanına sahip tek oyuncu Neslihan Demir’in yokluğu listedeki önemli boşluklardan. Bu nedenle üzerine daha fazla konuşulması gerektiğini düşündüğünüz oyuncular için, Serbest Atış sosyal medya hesapları ve sporadairserbestatis@gmail.com e-posta adresi üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Sovyet mirası

Kadınlar Dünya Voleybol Şampiyonası tarihinin en fazla madalya sahibi oyuncusu Lyudmila Buldakova’nın uzun bir kariyeri oldu. 1938’de Leningrad’da dünyaya gelen Buldakova, 1955’te ilk kez formasını giydiği Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni (SSCB) 1972’ye kadar temsil etti. Sovyetlerin dünya voleybolunun en başarılı ülkesi olduğu dönemde takımda yer alan oyuncu, pozisyonlar arasındaki ayrımın da bugünkü kadar keskin olmadığı bir dönemde hem smaçör hem pasör olarak sahada yer aldı.

SSCB’nin 1956, 1960 ve 1976’da kazandığı dünya şampiyonalarında sahada yer alan Buldakova, 1962’de Japonya’nın ardından ikinci olan takımla da boynuna geçirdiği gümüş madalyayla vitrinine toplam dört dünya şampiyonası madalyası ekledi ve bu koleksiyonla hâlâ turnuva tarihinin en dekore oyuncusu. Olimpiyat’ta da üç kez yer alan Leningradlı, ilk Olimpik voleybol turnuvasının yapıldığı Tokyo 1964’te gümüş madalya elde ederken, Mexico City 1968 ve Münih 1972’de SSCB ile birlikte iki de altın madalya kazandı.

Kulüp seviyesinde de Zalgiris Kaunas ve Dynamo Moskova’da forma giyen Buldakova, 1975’te voleybola veda etti. Daha sonra çocuk takımlarını çalıştırarak voleybolun içinde kalmayı sürdüren sporcu, SSCB’nin önemli ödüllerinden Kızıl Bayrak ve Emek nişanlarını aldı. 2006’da hayata veda eden Lyudmila Buldakova 2012’de Hall of Fame’e kabul edilirken, ismi Rusya Süper Ligi’nde her yıl verilen en iyi oyuncu ödülünde yaşıyor.

Hem sahada hem kenarda

Çin’in dünya voleybolunun zirvesine çıkmasına öncülük eden ‘Demir Çekiç’ lakaplı smaçör Lang Ping, 1978’de başladığı milli takım kariyerinin ilk büyük başarısını 1981’deki Dünya Kupası şampiyonluğuyla elde etti. Çin’in 1982 ve 1986’daki dünya şampiyonluklarının her ikisinde de sahadaydı, hatta 1982’de şampiyona tarihinin ilk MVP ödülünü kazandı. Bundan sonra takım kaptanı olan Ping, 1984’te Los Angeles’ta ülkesinin Olimpiyat altını yolculuğunda da kilit rol oynayarak Çin’e üç büyük şampiyonluk getirmiş oldu.

1985’te emekli olan Lang Ping, 1990 Dünya Voleybol Şampiyonası için emeklilikten geri çağrıldı ve Çin’in finale çıkan kadrosunda yer aldı. Böylelikle kariyerinin ikinci dünya şampiyonası madalyasını elde etti. Bundan sonra koçluk kariyeri başlayan Ping, 1995’te Çin milli takımının dümenini ilk defa devraldı ve 1996’da Atlanta’daki Olimpiyat Oyunları’nda, 1998’de ise Dünya Voleybol Şampiyonası’nda, Çin’i oyunculuğu döneminden bu yana ilk kez finale çıkararak ülkeye her iki turnuvada da gümüş madalya getirdi.

1998 Dünya Şampiyonası’ndan sonra sağlık sorunlarını gerekçe göstererek koçluktan ayrılan Ping, 2005’te ABD milli takımının başına geçti ve takımı ülkesinde düzenlenen 2008 Olimpiyat Oyunları’na götürdü. 2013’te ise tekrar Çin’in başında göreve geldi ve bir yıl sonra, 2014’te, İtalya’da düzenlenen Dünya Şampiyonası’nda yer alan 24 takım içindeki tek kadın çalıştırıcı olarak koleksiyonuna bir gümüş madalya daha ekledi.

2016’da Rio’da Olimpiyat altını alan takımın başında yer alan Lang Ping, voleybolda hem oyuncu hem koç olarak Olimpiyat altını elde eden tarihteki ilk isim oldu. 2021’de Çin’in Olimpiyat’ta gruptan çıkamamasının ardından görevi bırakan Ping, 2002’den beri Volleyball Hall of Fame üyesi.

Yüzyılın en iyisi

Küba’nın 1990’larda voleybola hükmeden kadrosundan bir oyuncuyu özel olarak seçmek güç bir görev. Ancak FIVB tarafından “20. yüzyılın en iyi oyuncusu” unvanıyla onurlandırılan Regla Torres bu özel kadro içinde bir adım öne çıkıyor. 14 yaşından itibaren Küba formasını giymeye başlayan orta oyuncu, 1992’den 2000’e kadar üç Olimpiyat altını ve iki dünya şampiyonluğu kazanan Küba takımlarının tamamında yer aldı. Barcelona 1992’de, henüz 17 yaşındayken Olimpiyat altını kazanan Torres bunu başaran en genç voleybolcu oldu.

Dünya Voleybol Şampiyonası’nda ise 1994’te Brezilya’da ve 1998’de Japonya’da birinciliğe ulaşan Küba takımındaki rolü sayesinde, her iki turnuvada da en değerli oyuncu seçilerek birden fazla kez MVP ödülü kazanan ilk ve şimdilik tek oyuncu oldu. Çok yönlü bir oyuncu olan Regla Torres, hem savunma hem hücumdaki rolleri nedeniyle kariyeri boyunca pek çok ödüle layık görüldü. Örneğin 1998 Dünya Şampiyonası’nda en iyi blokçu ödülü kazanan Kübalı voleybolcu, Sydney 2000 Olimpiyat Oyunları’nda ise en iyi smaçör ödülünü elde etti.

Profesyonel bir lig olmamasına karşın spora katılımın bir devlet politikası olarak teşvik edildiği Küba, 1990’larda elde ettiği başarılarla bir dönem voleybolun taşıyıcısı olan sosyalist ülkelerin, SSCB ve Yugoslavya’nın dağılmasının ardından son temsilcisi oldu. Aynı zamanda, ülkenin ağır Amerikan ambargoları altında olduğu bir dönemde ülkenin kadın voleybol takımı, Torres’in sözleriyle “Küba’nın dışarıdaki yüzü” ve “elçileri” olmayı başardı. Mütevazı köklerden gelen ve neredeyse tamamı siyah olan Kübalı voleybolcular bu dönemde üçüncü dünyanın kadınlarının temsilciliğini de üstlenmişti. Regla Torres de bu özel kadronun en önde gelen temsilcilerinden biriydi.

Madalya avcısı

1991’de dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin kadınlar voleybolda kazandığı son küresel şampiyonluk 1990’daydı. Çin’de düzenlenen Dünya Şampiyonası’nı finalde ev sahibini yenerek zirvede tamamlayan SSCB’nin dağılmasının ardından oluşan ülkelerden birinin dünya şampiyonluğu kazanması için 16 yıl geçmesi gerekti. 2006’da dünya şampiyonluğuna uzanan Rusya’nın yıldızı ise, takımın turnuvadaki en skorer oyuncusu olan Yekaterina Gamova’ydı. Şampiyona boyunca Rusya’nın aldığı sayıların 190’ında imzası bulunan 26 yaşındaki Gamova, 32 blok sayısıyla bu alanda da turnuva sıralamasının ilk üçünde yer almıştı.

Yarı finalde son şampiyon İtalya’yı, finalde ise ikinci tur gruplarında yenildiği Brezilya’yı mağlup eden Rusya’yla ilk dünya şampiyonluğunu kazanan Gamova, bir sonraki turnuvanın ise tartışmasız yıldızıydı. Turnuvanın en skorer üçüncü oyuncusu olan Rus voleybolcu, tıpkı dört yıl önce olduğu gibi yine Brezilya’ya karşı tie-break’e giden finaldeki 35 sayısıyla da galibiyetin kilit ismi olmuştu.

2000 ve 2004’te de iki Olimpiyat finali oynayan Yekaterina Gamova, Rio 2016 öncesi sakatlık nedeniyle voleyboldan emekli olduğunu açıkladı. Gamova, Rusya’nın post-Sovyet döneminde uluslararası voleybolun zirvesine yükselişine öncülük etti ve arkasında madalyalarla bezeli bir kariyer bıraktı.

Kolej havası

ABD, voleybolun küresel çapta en fazla madalyaya sahip ülkelerinden birisi olmasına karşın, sonunu getirmekte hep zorlanmış bir takım. Öyle ki, Olimpiyat Oyunları ile Dünya Voleybol Şampiyonası’nda toplam 11 madalyaları bulunmasına rağmen, her iki turnuvada da altını boyunlarına geçirebilmeleri için epey bir süre geçmesi gerekti. Geçtiğimiz yıl Tokyo’da, kaybedilen üç finalin ardından ilk kez Olimpiyat podyumunun zirvesine çıkan ABD, ilk ve şimdilik tek dünya şampiyonluğunu da 2014’te elde etmişti. Dünya şampiyonluğunun mimarı ise smaçör Kimberly Hill’di.

ABD de profesyonel voleybol ligi olmayan ülkelerden. Ancak üniversite sporu sistemi, özellikle voleybolda önemli bir oyuncu fabrikası işlevi görmekte. Kimberly Hill de üniversiteden uluslararası sahneye çıkan bir voleybolcu, California’daki Pepperdine Üniversitesi’nde hem salon hem de plaj voleybolu oynadı ve bunların ikisinde de All-American takımına seçilen ilk voleybolcu oldu.

2002’de İtalya’ya tie-break setiyle mağlup olarak ikincilikte kaldıktan sonra ilk kez finale yükselen ABD, Kimberly Hill’in 20 sayı kaydettiği maçta Çin’i 3-1 geçerek ilk dünya şampiyonluğuna ulaştı. Hill, turnuvanın en değerli oyuncusu seçilmenin yanında en iyi smaçör ödüllerinden birine de layık görülmüştü. Geçen yıl Tokyo’da koleksiyonuna Olimpiyat altını da ekleyen Hill, Olimpiyat sonrası milli takımdan emekliliğini açıkladı.

Kapak fotoğrafı: FIVB

Bir Cevap Yazın