Adanava hükümdarı Azativadas, faşist Nazi lideri Hitler, Fırtına Tanrısı Tarhunza ve niceleri, tarih boyunca ölümsüzlüğün peşinde koşmuş ve unutulmamak istemişlerdir. Kimisi bunu katlederek mümkün kılmış iken, kimisi de var ederek kılmıştır. Bugün o var edenlerin en güzellerinden birinin doğum günü. İyi ki doğdun Halet Hocam…
Halet Çambel’i 2000’li yılların ikinci yarısında üniversitede okurken tanıma fırsatım oldu. Mimarlık tarihi derslerinin olmazsa olmazı Karatepe’yi tanımam, Halet Hocanın hayatıma girişiyle olmuştu. Belki bir on sene kadar önce tanımış olsaydım, Halet Çambel Karatepe’ye gelip gitmeye devam ediyor olsaydı, “Şu an hayatta olmayan kimler ile aynı masada oturmak istersiniz?” sorusuna cevap olarak vereceğim isimlerden birisinin sahibini şahsen tanıma şansım olacaktı. Arkeoloji benim çocukluk ve gençlik hayalimdi. Sonrasında eğitim sistemi sayısal mı, sözel mi diye sordu. Türkçe’ye nazaran matematiğe daha çok kafamın bastığını düşünmemden olsa gerek sayısalı seçtim ve arkeolojiyle ayrı yollara savrulduk. Karatepe’yi de ilk gördüğümde beni büyüleyen şeylerden biri çocukluk hayalimin vücut bulmuş halini karşımda bulmam olmuştu ve tabi bir mimarlık öğrencisi olarak kalıntıların üstünü örten saçakları da… Bugün Karatepe var ise Halet Çambel’in burada oynadığı rol yadsınamaz. Kendisi ile ilgili öğrendiğim her yeni bilgide hayranlığım kat be kat arttı ve hala da artmaya devam ediyor.
Halet Çambel yaptığı bir çok işte öncülerden biri olmuştur her daim. Ve bu işleri bu kadar kıymetli kılan noktalardan biri de şüphesiz ki Halet Hocanın bunları yaparken ilk olmak gibi bir derdi olmayışıydı. Genç Cumhuriyet ayağa kalkma çabası içinde, İkinci Dünya Savaşı arifesinde 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’na ilk defa kadın sporcu gönderdiğinde listede Suat Fetgeri Aşeni ile birlikte onun adı yazmaktaydı. Çambel, eskrim dalında Türkiye’yi temsil etmişti. Oyunlarda sportif bir başarı elde edememişti ama bunun bir önemi yoktu. O çocukluk hayalini gerçek kılmıştı. 2012 yılında verdiği bir röportajda eskrime nasıl başladığı sorulduğunda verdiği yanıt bize bu hayalperest ve tutkulu kadını anlatabilecek parçalardan yalnızca biridir:
Okuduğum Alman kitapları, şövalyeler hakkında hikayeler içerirdi. Onlardan çok etkilenirdim. Bu hikayeler, eskrimi seçmemi sağlayan sebeplerdi...
Berlin’de doğmuş Fransa’da doktora eğitim almış olan Halet Çambel, Berlin’deki oyunlardan iki yıl sonra Türkiye’ye bir çalışma yapmaya döndüğü sırada II. Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte Fransa’ya dönememiş ve Türkiye’deki akademik kariyeri başlamıştı. Yurt satındaki akademik hayatı, Türkiye’nin hayatı boyunca çokça nasibini aldığı darbelerden, nasibini almıştı. 1960 Darbesi sonrası 147’ler listesinde yer alarak üniversiteden ihraç edilmişti. Ama bu detay Çambel’in üretimini herhangi bir sekteye uğratmayacak bir detaydı. Halet Çambel her daim üretmeye ve inandığı şeyler uğruna mücadele etmeye devam etmişti.
Henüz Türkiye’ye yeni dönmüş genç kadın, Anadolu’nun farklı yerlerinde ki kazılarına katılmasıyla kendisini unutulmaz bir arkeolog yapacağı serüvenine başlamış olur. Kırılma anı ise 1946 yılında Çukurova ve civarında bulunan Hitit eserlerini inceledikleri Helmuth Theodor Bossert’in başkanlığında yapılan kazılarda karşılaştıkları Karatepe kalıntıları ile yaşar. Karatepe bir diğer adıyla Aslantaş, Hitit hiyerogliflerinin çözüldüğü yerdir. Araştırma yapan ekip, Hitit hiyeroglifleri ve Fenike yazısının bir arada kullanıldığını fark eder. O dönem Fenike yazısı okunabildiği için eşleştirmeli bir okumayla hiyeroglifler de çözülmüş olur. Kazı bölgesinde farklı noktalarda çift dille yazılmış metinlerle karşılaşırlar. Bu metinler yaptıklarının hatırlanmasını, unutulmamak isteyen Azativadas’ın yazdırdığı metinlerdir.
Azativadas’ın, unutulmama yolundaki bu adımını var etmesi ve sergilemesi vesilesiyle Halet Çambel’e bir teşekkür borcu olduğu gerçektir. Dr. Bossert Karatepe’de işlerinin bittiğini düşünüp oradan ayrılmaya karar verdiğinde Çambel, Karatepe kalıntılarının kapalı bir müzede değil yerinde sergilenmesi gerektiğini söyler ve hiç kopmayacak bir bağ kurulmuş olur. Kaleden kalanları, özellikle kuzey ve güney kapılarından kalanları yerinde yeniden ayağa kaldırırlar ve Turgut Cansever’in projelendirdiği, eşi Nail Çakırhan’ın inşaatını yaptığı saçaklarla Türkiye’nin ilk açık hava müzesi kurulmuş olur.
Halet Çambel müzenin yalnızca kurulmasının yeterli olmadığını bilir. Zamanında Aslantaş Barajı yapılırken kalıntıların, barajın topladığı suyun ortasında bir ada olarak kalacağını fark eder. Uzun süreler Ankara yollarını arşınlar ve Karatepe’yi bir kez daha kurtarır. Çambel bir arkeolojik alanın varlığını bölgede yaşayan insanların sahiplenmesi ile yaşayacağına inanır. Özellikle kazı alanının yakınındaki köyün kadınlarının iktisadi hayatın içinde bulunması ve arkeolojik alanın onlar için birer gelir kaynağı olması gerektiğini söyler. Karatepe Kilimleri’nin tanıtılması ve üretilmesiyle ilgili çokça çalışmanın içinde bizzat yer alır. Çambel 1984 yılında emekli olur, ‘Kırmızı Yalı’sını 2004 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışladıktan 10 yıl sonra İstanbul’da aramızdan ayrılır. Geldiği seçkin aile, güzel yalısı, adlarını hepimizin bildiği dostları arasındaki hayatı bomboş bir ovanın içinde bir hazineyi canlandırmak için arkasında bırakır. Sırf bu tercihi bile Halet Çambel’e övgü dizmeye yetecek iken, Çambel’in hayatında övgüye mazhar olacak çokça detay bulmak mümkündür, hem de hiç biri övgü duymak için yapılmamış iken.
1936’da Olimpiyat Oyunları’nı gövde gösterisi olarak gören Hitler, Halet Çambel ile görüşmek ister. Halet Hoca ise Hitler rejimini benimsemediğini, elinde olsa Almanya’ya bile gelmek istemediğini belirtir ve uzatılan eli geri çevirerek tarihe Hitler’i reddeden Olimpik sporcu olarak geçer. (Kaynak: https://www.bbc.com/sport/olympics/19224181).
1936 Gramisch-Partenkirchen : Nazi Gölgesindeki Olimpiyat, Emrah Gölbaşı http://serbestatis.co/yazi/1936-garmisch-partenkirchen-nazi-golgesindeki-olimpiyat/
Çok şey öğrettin Halet Çambel. Hala da öğretmeye devam ediyorsun. Senin de hayatında temas ettiğin ya da etmemeyi tercih ettiğin niceleri unutulmaz olmak istedi. Senin böyle bir derdin yoktu ama unutulmaz oldun. İyi ki doğmuşsun, iyi ki seni tanıdık…
Halet Çambel'i dostu Yaşar Kemal'den (18 Ağustos 2011) okumak isteyenler için: https://arkeofili.com/yasar-kemalin-kaleminden-halet-cambel/
Kapak Görseli : Halet Çambel, II. Dünya Savaşı’nın başladığı haberi üzerine Yazlıkaya’dan ayrılırken, 1939 https://blog.iae.org.tr/sergiler/cumhuriyet-yeni-insan