Tarih: 19.08.2020 Yazar: Emrah Güllüoğlu Yorumlar: 0

Spor ve sinema. Bu iki toplumsal olgu bazen zayıf bazense kuvvetli bağlarla bir araya gelmişlerdir. Peki bu iki olgu toplum için bir şey söyleyebilir mi? Orta Direk Şaban’ın spor ile kurduğu bağ nasıldır? Şaban, Yeşilçam, Kemal Sunal ve fazlası…

Kemal Sunal, Marmara Üniversitesi’nde 1998 yılında hazırlamış olduğu ‘’TV ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü’’[1] adlı tezinde İlyas Salman’ın oynadığı karakterlerin karşısında Şaban karakterini tanımlamak  için şu kelimeleri kullanmıştır; 

Anarşinin içinde yüzerken, utanma başta olmak üzere, bütün bu değerlerin, kendine ait olmayan o dışın içine geldiğine bilircesine, onları da daha baştan dışlar. Bol bol küfür edişi bundandır.

Ekonomik sıkıntılar ve Yeşilçam

Dönemin filmleri ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullardan çokça etkilenir. Filmlerde ana veya yan karakterlerin sürekli bir ekonomik sıkıntı içerisinde olduğunu ama bu durumla ilgili zihinsel veya fiziksel bir eylemlilik içinde pek olmadığını görürüz çoğunlukla. Yine dönemin politik ortamının bunda etkisinin olduğunu yadsıyamayız. 1980 askeri darbesinin etkilerini çok net hissedildiği 1984 yılında vizyona giren Orta Direk Şaban[2] filmi de benzer bir senaryodan nasibini almıştır. Filmin merkezdeki karakteri filme de adını veren kendi tanımıyla Orta Direk Şaban, zamlarla başı belada olan yurdum insanının ekranda bir yansıması gibi arz-ı endam etmektedir. Fakat film, omurgasını Şaban’ın geçim sıkıntısı üzerine kurmaktansa bir aşk denklemi üzerine kurmayı tercih eder. Yine bu tercih de çok anlaşılabilir bir tercihtir. Politik bir taraf olarak dönemin hükümeti ile sıkıntı yaşamak kadar seyirci ile de bir mücadeleye girmemek ve izlemesi kolay bir içerik üretmek de ticari yönden tercih edilebilir. Şaban’ın ekonomik sıkıntıları izleyici ile özdeşleşme noktası olurken, aşkı peşinde koşması ise seyircilerin çoğunluğunun belki hayatlarında elde edemediklerini ekranda görebilme tatminini yaşatmaktadır. Film üç karakter üzerinden işler. Aşk denkleminin ortasında Bahar’ı görürüz. Bahar etrafında üçgenin diğer köşeleri ise, sinemanın karşıtlar üzerine kurulması denklemini karşılar; Şaban’a karşı Erkan.

”Orta Direk Şaban” film müziği[3]

Yeşilçam ve spor

Sinema, döneminde yaşananları kayda almanın bir aracıdır. Sporun toplum üzerindeki somut etkileri, sporun sinema perdesinde görünür olmasını sağlamıştır. Filmlerden kullanılan yöntemlerden biri de ilk perdede seyircinin kendini özdeşleştirme veya ayrıştırması üzerinden kurgulanır. İkinci bölümde ise söylemek istenen söylenir. Şaban’ın sakarlıkları ve başarısızlıkları da burada seyircinin ayrıştığı bir öge konumundadır. İnsan kendini ekranda gördükçe filmle bağını kuvvetlendirir iken, ayrıştıkça gülme olasılığı artar. Spor da Orta Direk Şaban filminde bahsettiğimiz ilk yarıda bir garnitür olarak sunulmaktadır, bir önceki bölümde belirtilen ekonomik sıkıntıları bir yan unsur olarak kullanma pratiği gibi. Filmin kötüsü Erkan’ı ekranda birçok sporu yaparken görürüz, ama sporu yapma motivasyonu, duygusu veya sonuçları ile ilgili karikatür bir betimlemeden fazlasını göremeyiz. Filmin ilk yarısında ‘’spor insanı’’ tanımının vücut bulmuş kurgusal karakteri Erkan’ın icra ettiği, takriben Şaban’ı da çabaladığı spor dallarına biraz daha yakından bakmaya çalışalım. 

Filmin hemen başında Erkan’ı Atina’da düzenlenen Akdeniz Olimpiyatları’nda 2’16’lık derecesiyle Yunan(lı) Dimitri’nin önünde yılın en iyi derecesini yaparken görürüz. 

Akdeniz Oyunları maraton rekoru 1993 yılında 2’18:42 ile İtalyan Davide Milesi’ye aittir. Senaristimiz Erkan’ın yalnızca yılın en iyi derecesini yapmasını sağlamamış Akdeniz Oyunları tarihine adını yazdırmıştır. Filmin vizyona girdiği yıl olan 1984’te Los Angeles’ta düzenlenen XXIII. Olimpiyat Oyunları’nda ise Portekizli Carlos Lopez 2’09:21’lik derecesiyle altın madalyanın sahibi olmuştur.

Erkan’ı ikinci olarak antrenmanda 110 metre engelli koşuyu Balkan rekorundan hızlı bitirdiğini görürüz.

Balkan Rekoru 2002 yılında Bükreş’teki oyunlarda 13.52’lik derecesiyle Bulgar Zhivko Videnov’a aittir. 1984 Olimpiyat Oyunları’nda ise Amerika Birleşik Devletleri’nden Roger Kingdom 13.20 ile altın madalyanın sahibi olmuştur.

Bir sonraki sporun ekranda Erkan’la buluştuğu anda, Erkan 66 metre ile dönemin Türkiye rekorunu çekiç atmada eline geçirir.

1984 yılının en iyi derecesi, 1986 yılında yaptığı derece ile halen dünya rekorunu (86.74 m)  elinde tutan Sovyet atlet Yuriy Sedykh’ın 86.34 metrelik atışı iken 1984 Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya Fin Juha Tiainen’in üçüncü denemesindeki 78.08 metrelik atışıyla gelmiştir. Türkiye rekoru ise 2002 yılında yaptığı 81.45’lik derecesiyle Eşref Apak’a aittir.

Yalnızca atletizmde değil su sporlarında da son derece başarılı olan Erkan, Kız Kulesi civarında Salacak kıyılarında rüzgar sörfü yapmaktadır. Günümüzün aksine 1984 yılındaki sakin bir Salacak sahili görmek isteyenler için Orta Direk Şaban iyi bir kaynak olabilir.

Erkan’ı tekrar atletizm sahasında gördüğümüzde elinde sırıkla koşmaktadır. Bir kaç saniye içerisinde atlayışını tamamlar ve antrenörünün deyimiyle tam beş metreyi aşar ve ‘’bu gidişle tüm sporların rekortmeni olacaksın’’ övgüsünü almanın verdiği haklı gururla soyunma odasının yolunu tutar.

1984 Yaz Olimpiyat Oyunları’nda sırıkla atlamada altın madalyaya Fransız Pierre Quinon 5.75 metrelik derecesiyle uzanmıştır. 1984 yılında güncel olan rekor ise yine 1984 yılında yaptığı 5.90 metrelik derecesiyle Sovyet atlet Sergey Bubka’ya aitti. Güncel Dünya Rekoru ise 2020 yılında kaydettiği 6.18’lik derecesiyle İsveçli Armand Duplantis’e aittir. Ruham Işık’ın 2000 yılındaki 5.70’lik derecesi ise halen Türkiye rekoru olma ünvanını korumaktadır.

Erkan parkelerde de rüştünü ispat etmiş bir kişiliktir. Banco Dinamo karşısında 73-73 skoru ile girilen son dakika içerisinde Doğan’ın kaçırdığı şutun hücum ribaundunu alıp sayıya çevirir ve takımını Koraç Kupası’nda son saniye basketiyle galibiyete taşır. Avrupa ve Dünya Şampiyonu İtalyanlar karşısında alınan bu galibiyet tüm ülke çapında sevinçle karşılanır. 

Koraç Kupası’nı 1983/1984 sezonunda kupaya uzanan takım Crvena Zvezda karşısında galibiyete ulaşan Pau-Orthez olur. Filmde bahsi geçen Banco Dinamo takımı kuvvetle muhtemel sponsor ismiyle anılmış olan bilinen adıyla Dinamo Sassari’dir. İtalyan ekibi 2018/2019 sezonunda FIBA Avrupa Kupası şampiyon olma başarısı göstermiştir. Koraç Kupası denilince bizim için aşina olduğumuz iki sezon öne çıkmaktadır. Birincisi Efes Pilsen’in Olimpia Milano’yu yenerek kupaya sahip olduğu 1995/1996 sezonudur. İkincisi ise finalde Aris’e kaybeden Tofaş’ın1996/1997 sezonudur. İtalya, 1983 yılında Fransa’nın Nantes kentinde düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda  altın madalyanın sahibi olurken, Dünya Şampiyonalarında ise 1970 ve 1978  yıllarında düzenlenen organizasyonlarda dördüncü olma başarısı göstermiştir.

Tofaş'ın 1990-1998 serüvenine daha yakından bakmak isteyenler için[4]
 https://sportifdergi.com/2020/05/29/tofasin-son-dansi-1990-1998-donemi/ 

Sinema spora dair bir şey söyler mi? 

Sinema gösterdikleri kadar, göstermedikleri veya gösteremedikleri ile de dönemi, tek başına olmasa da, anlamak için kullanılan kaynaklardan birisi olarak gösterilebilir. Türkiye sineması filmlerinde de spor ögesi olarak daha çok futbolu görürüz. Özellikle İstanbul takımlarının taraftarı (Gönül Kimi Severse[5]) ya da futbolcusu olan karakterler (Ya Ya Ya Şa Şa Şa[6]) senaryolarda çokça yer bulur. Tabi burada Metin Oktay’ı anlatan Taçsız Kral[7] gibi filmler de yok değildir. Dönemin gazetelerine baktığımızda da spor hadiseleri içerisinde futbolun ağırlıkta olduğunu görürüz. Fakat 90lar sonrası Türkiye’nin aksine bu ağırlık o kadar da baskın değildir. Malumunuz günümüz spor medyası futbol ve diğerleri diye ayrışırken, 90lar öncesi basında futbol dışı branşların da sıkça yer bulabildiğini görürüz. Orta Direk Şaban filmi de ekrana taşıdığı onca spor branşı içerisinde futbolu barındırmamasıyla bence özel bir yerde durur. Sinema spora dair bir şey söyler mi sorusunu sorduk. Burada doğru cevap koşulsuz bir şekilde evet olmasa da söyleyebilir demek çok da yanlış olmayacaktır. Bugünün Türkiye’sinde futbolu odağına almayan bir sinema filminin neler yapabileceği ile 80ler Türkiye’sinde futbolsuz bir spor barındıran filmin ne kadar ilgi çekebileceğini kıyaslamak bizi sonuca biraz daha götürecektir. Orta Direk Şaban’ın vizyona girdiği yıllarda Türkiye tek kanallı televizyon dönemini yaşamaktaydı. TRT tek kanallı yıllar olan 80’lerde de Olimpiyat Oyunları’nı yayınlamayı devam ettirmiştir. Alternatifsiz bir aktarımla TV seyircisi sporun futbol dışındaki branşlarından da haberdar olabiliyor, hatta ve hatta ilgiyle takip edilip bir kitle oluşturuluyordu. Bugüne baktığımızda ise adında spor ibaresi geçmesine rağmen bültenlerinde en fazla 5 dakika diğer branşlardan haber aktaran yayın kuruluşları var. Orta Direk Şaban filminde ona yakın spor dalının filmde kullanılmasında dönemin izleyici kitlesinin bahsi geçen sporlardan haberdar olmasının etkili olduğunu düşünüyorum. Zira bugün kendini sporsever olarak tanımlayıp atletizmin ana dallarından bihaber kitlenin varlığı malumdur. Alternatifsiz bir yayın döneminde spor branşlarındaki çeşitlilik ile günümüz yayın çeşitliliği içerisinde futbolun tekelleşmesi ise enteresan bir ters orantıdır.

Filmler ve sorduğu sorular

Sinema filmleri doğrudan ya da dolaylı olarak birer doksan dakikalık sorular olarak düşünülebilir kimi zaman. Orta Direk Şaban filminin çatısını ekonomik sınıf eşitsizliklerindense bir aşk denklemine kurmayı tercih ettiğini söylemiştik. Kemal Sunal da aslen Şaban filmlerinde bu eşitsizliklerin varlığının gösterildiğini söylemeye çalışmıştır tezinde. Fakat burada temel problem karakterler sınıf farklılıkları ile ilgili doğru soruyu sormazlar. İsmini bile bir sınıf temsilinden alan Orta Direk Şaban, film boyunca zamlardan şikayet eder ama zamların kaynağından şikayet etmez, eyleme geçmez, baş kaldırmaz. Kaderine razı olan bir karakter imajı çizer. Erkan ise zenginliğinin içerisinde daha da fazla para hırsıyla zengin akrabasından miras kalacak olan Bahar’ın peşinden koşar. Şaban’ın ise Bahar’a olan hisleri gerçektir, para ile bir ilişkisi yoktur. Erkan’ın üzerine oturtulduğu stereotip, kötü zengin iken Şaban ise iyi niyetli fakirdir. Zengin ve fakir arasındaki ekonomik ilişkiyi bu kadar zayıf bir bağ ile bağlayan Yeşilcam, sırf bu sebepten mesele içerisinde çoğunlukla yanlış soruları sormuş ve kalıplar içerisinde aslolanı gösterememiştir. Bunlar Yeşilçam filmlerinde çokça görüldüğü gibi Orta Direk Şaban filminde de görülen temel problemlerden biridir. Karikatürleşen farklı sınıf mensupları ve yanlış sorularına rağmen Şaban’ın sırıkla atlama antremanı için atletizm pistine geldiğinde antrenöre doğrudan sorduğu soru belki de filmin en net ve doğru sorusudur:

Ne yani, orta direğin spor yapma özgürlüğüne dil mi uzatıyorsun?

(Bu sorunun cevabını arama serüveni yazının bir sonraki bölümünde gelecektir.)

Sonuç niyetine

Çehov’un dediği gibi sahnede bir silah var ise onu patlaması gerekirmiş. Kemal Sunal’ın kendi ağzından Şaban karakterini tanımlamasıyla başlamıştık. Tekrar o noktada bitirmek doğru olacaktır. İlyas Salman karakterleri ile Şaban karakteri karşılaştırmasını tekrar hatırlayalım;

Şaban, İlyas Salman örneğinde olduğu gibi, terbiyeli bir karşıt değildir. Salman, hemen her filminde, bir tür geri plan çelişkisinin varlığına işaret etmekle kalmaz. O, bir yerlerde bambaşka bir düzenin kurulabileceğine, bir karşı öneriler yumağının hayata geçirilebileceğine olan inancı temsil eder adeta. Salman ağırbaşlı mağdurdur. Kırsal kökenini, bu düzene, kent olarak karşımıza çıkan kapitalist sisteme alternatif çıkış noktası yapmak ister gibidir. Onun temel tepkisi çok uygar bir tepkidir. Paradoksal olacak ama: utanma : İlyas Salman tiplemesinin odak kavramı gibidir. Şaban ise, anarşinin içinde yüzerken, utanma başta olmak üzere, bütün bu değerlerin, kendine ait olmayan o dışın içine geldiğini bilircesine, onları da daha baştan dışlar. Bol bol küfür edişi bundandır.

Kemal Sunal’ın tanımına yer yer katılmamak elde değil. Evet Orta Direk Şaban filmini bir Şaban filmi olsa da tanımın içine girmediği aşikardır. Burada ustanın da tezinde belirttiği karşıtlığın kurulduğu bir filmden de bahsetmesek haksızlık etmiş oluruz. Buraya bir çok film örnek verilebilir ama karşıtlığı kurma, dönemin sorunlarını mizahı da kullanarak görünür kılmasıyla, nispeten doğru soruları sormasıyla (bir Şaban filmi olmasa da) Kibar Feyzo[8] zannımca ayrı bir yerde durmaktadır.


Kapak görseli ve gifler: Orta Direk Şaban filmden alınmıştır.

Kaynakça:

Bir Cevap Yazın