Tarih: 27.11.2023 Yazar: Anıl Kantemir Yorumlar: 0

Türkiye’de Olimpik sporcuların hayatı hiçbir zaman kolay olmadı. Ancak, onların ruhunda öyle farklı bir güç var ki hiçbir olumsuzluk yollarından saptıramıyor. Kuşkusuz onlar bu ülkenin spor kültüründe gerektiği kadar fark edilmeyen cevherler. Tıpkı Nur Tatar gibi…

2018 yılının Temmuz ayında haber sitelerine düşen bir veda dikkatleri çekti. Olimpik tekvandocu Nur Tatar uzun bir metinle sporu bıraktığını duyururken satır aralarına yansıyan şu sözleri Türkiye’deki spor kültürünün acınası halini özetler gibiydi.

“Bugüne kadar birçok problemle savaştık. Düştük, kalktık, büyüdük ama küçüldük.”

Sporcuların vedalarının arkasında yatan nedenleri istisnalar dışında tek bir sebeple açıklamak mümkün değil. Ne var ki Türkiye’deki spor kültürünün futbol ve basketbol ekseninde şekil bulduğu ve Olimpik sporcuları; antrenman tesislerinden, bir kulüp bünyesinde çalışmaya, toplum önünde kısıtlı sürelerde fark edilmekten, başarılarının takdir edilmesine kadar pek çok yönden yorduğu aşikar.

Nur Tatar gibi zorlu bir yolculukla Olimpik bir sporcuya dönüştüğünüzde ise yıllarca biriken bu problemler sporcularda bıkkınlığa neden olabiliyor. Hal böyle olunca vücudunuzdaki Olimpiyat dövmelerinin, hırslarınızın, başarıya duyduğunuz açlığın ve hep daha iyisini yapmaya dair isteklerin bir balon gibi söndüğünü görüyorsunuz.

Hayatın her alanında olduğu gibi bir es vermek sporcular için de iyi bir durum değerlendirmesi yapmak için önemli fırsat. Buralara nasıl geldiğiniz hatırlamak için geçmişe bakmak ve yenilenmek demek belki de.

Başarılı tekvandocu bu değerlendirmeyi sağlıklı yaptığını düşünmüş olacak ki spora geri döndü. Kim bilir, geçmişe dönüp baktığında belki de toplum baskısına rağmen Van’da tek kadın tekvandocu olarak yetiştiğini ve erkek sporcularla antrenman yaparak geliştiğini hatırladı. O da yetmemiş olacak ki üst üste iki Olimpiyat’ta madalya kazanan Türkiye tarihindeki tek kadın sporcu olduğu anımsadı. O da olmazsa daha önce Londra Olimpiyatları’nda henüz 19 yaşındayken kazandığı gümüş ve ardından 2016 Rio Olimpiyatları’nda altın puanla kaçırdığı finalin ardından elde ettiği bronzu hatırladı ama bir türlü ulaşamadığı altın madalyaya duyduğu açlıkla motive oldu.

Sebebi her ne olursa olsun Avrupa ve Dünya Şampiyonu apoletlerine sahip Nur Tatar geri döndü. Sonraları pek çok kez belirttiği gibi yine dönemsel farkındalıklar dışında spor dünyasında birçok sporcu arkadaşının yaşadığı fark edilmeme halini yaşadı. Öyle ki bir sene kulüpsüz çalışarak Tokyo Olimpiyatları’nda madalyayı hedefledi. Ne var ki oyunlarda, altın puan kabusu bu kez onu çeyrek finalde buldu ve madalyasız ama başı dik bir şekilde Tokyo’dan döndü.

Büyük sporcuların hedefleri biter mi? Tüm yıkımlara, hayal kırıklıklarına ve mücadeleye rağmen bitmez daha da güçlenir. Şimdilerde sırada 2024 Paris Olimpiyatları var. Nur Tatar üçüncü madalyası için orada olmayı hedefleyecek, rakipleri güçlü ama onun gücü bu spora adıma attığından bu yana geçen 26 yıllık büyük bir savaştan geliyor. Spordaki sonuçlar pek çok kez anlarda gizli ve Nur Tatar için o an Paris’te neden gelecek olmasın?

Bir Cevap Yazın