Tarih: 06.11.2021 Yazar: Yavuz Yavuz Yorumlar: 0

Japonya’da köklü bir geçmişe sahip olan rugby, son yıllardaki sürprizler ve başarılarla altın çağını yaşıyor.

19 Eylül 2015 günü, Rugby Dünya Kupası’nın ikinci gününde, herkes akşamki Fransa-İtalya maçını beklerken, Japon seyirciler için dünya sadece Brighton’dan ibaretti. 80 dakikalık süre dolmuştu ve Japonya 32-29 gerideyken galibiyeti getirecek try için hücum ediyordu. 

84. dakika dolarken Karne Hesketh tryı buldu ve Japonya’ya mucize galibiyeti getirdi. Medyada verildiği ismiyle, ‘Brighton Mucizesi’nden sonra Japonya erkeklerde rugbynin elit ülkelerine giderek yaklaşmaya devam etti ve ev sahipliği yaptığı 2019 Rugby Dünya Kupası’ndan sonra da World Rugby tarafından en üst kategori olan Tier I grubuna yükseltildi. Japonya Kasım testleri sezonunu Dublin’de İrlanda karşısında açarken, birlikte Japonya erkek rugby milli takımının bugünlere yolculuğuna bir göz atalım.

İLK ADIMLAR

Japonya’da rugbynin geçmişi 19. yüzyılın ortasına kadar uzanıyor. Bu anlamda Japonya’da rugbynin tarihi Fransa, Yeni Zelanda ve Güney Afrika gibi ülkelerden dahi daha eski. 

Japonya’nın uluslararası alanda izolasyon politikasının 1854’te bitmesiyle, Batı Avrupa ve Amerika’dan ticaret ve donanma gemileriyle birlikte aralarında rugbynin de olduğu sporlar da Japon kıyılarına ulaşmıştı. Bununla bağlantılı olarak, geçtiğimiz yıllarda keşfedilen bir belge Japonya’da rugbynin tarihini 1866’ya kadar götürüyordu. Buna göre, rugby Japonya’da ilk defa, Yokohama kentinde oynanmıştı.

20. yüzyılın başında, 1902’de, İngiltere ile imzalanan ittifak anlaşması ise rugbynin Japonya’da iyice yaygınlaşmasını sağladı. Bu dönemde Japonya’da 1500’den fazla rugby kulübü açılmıştı ve kayıtlı oyuncu sayısı 60.000’e ulaşmıştı. 1917’de ülkedeki en önemli rugby turnuvalarından olan Ulusal Liselerarası Şampiyona başladı, 1926’nın sonlarında da ülkenin rugby federasyonu resmi olarak kuruldu ve erkek milli takımın temelleri atıldı. 1930’lardan itibaren ise, rugbynin popülaritesinde bir düşüş olmasa da faşist yönetim sporun yabancı bir unsur olduğunu düşünerek oynanmasını engellemeye çalışıyordu. Arkasındaki kamu desteği nispeten kuvvetli olduğu için rugby tam olarak yasaklanamadı ancak tokyu ismiyle daha ‘millileştirilmiş’ bir versiyonu oynanmaya başlandı.

Kaynak: Irish Times

YENİ JAPONYA, YENİ RUGBY

Savaş sonrası diğer takım sporlarında olduğu gibi rugby de hızlı bir restorasyon sürecine girdi. Aynı voleybolun geçirdiği dönüşüm gibi rugby de özel sektörün müdahalesiyle büyüyordu, örneğin Kobe Steel Şirketi’nin işçilerini rugby oynamaya yönlendirmesi bunun ilk örneklerinden biriydi. Bir yandan da sporun okullarda yaygınlaşması devam ediyordu, 1960’ta bunun en kaydadeğer adımlarından biri olarak Üniversitelerarası Rugby Şampiyonası düzenlenmeye başladı. 1970’lerden itibaren ülkedeki lise ve üniversitelerin önemli bir kısmının rugby programları olmuştu.

Bütün bunlar uluslararası alanda da meyvesini vermeye başladı. Japonya önce 1969’da düzenlenmeye başlayan Asya Rugby Şampiyonası’nda 1980’e kadar üst üste yedi şampiyonluk kazandı, ardından da 1980’lerin sonlarında düzenlenmeye başlayan Rugby Dünya Kupası’nın düzenli bir katılımcısı oldu. 1983’te Galler karşısında iyi bir mücadele veren ancak 29-24 yenilen Japonya artık domestik gelişimini tamamlamış ve dünya rugby arenasına adımını atmıştı.

MUCİZE YILLARI

Ancak Japonya rugbysindeki bu atılımın 1980’lerde gittikçe hız kazanan neoliberalleşmeyle de çok ilgisi vardı. Rugbynin ülkedeki en büyük itici gücü her zaman şirketler olmuştu ve bu şirketler rugby takımlarında ‘gizli profesyonel’ sporcular oynatmaya başlamışlardı. 

Buna göre bu kuruluşlar yabancı oyuncuları şirket çalışanı olarak transfer ediyordu ve bunlar rugby oynamaları karşılığında yerel ücretin yaklaşık iki katı maaş alıyorlardı. 1990’ların ortasına gelindiğinde Japonya’da rugby oynayan 100’den fazla yabancı oyuncu vardı ve bunların yaklaşık yüzde doksanından fazlası ‘gizli profesyonel’ olarak kategorize edilebilirdi.

Bunlarla birlikte Japonya rugby milli takımının uluslararası alanda kendini göstermesi ancak 2015’i buldu. 2014’te İtalya’yı Tokyo’da yenerek büyük bir sürprize imza atan Japonya, daha önce iki dünya şampiyonluğu bulunan Güney Afrika’ya karşı Dünya Kupası’nda alınan mucize galibiyetle birlikte bir anda dünya rugby gündeminin merkezine oturdu. 

Japonya, B grubunda yaptığı dört maçın üçünü kazansa da gruptan çıkan takımlar averajla Güney Afrika ve İskoçya oldu. Japonya böylelikle erkekler Rugby Dünya Kupası tarihinde pozitif maç kaydına sahip olmasına rağmen gruptan çıkamayan ilk takım olmuştu.

Kaynak: Bleacher Report

Japonya, 2016’da ise Rio’da, Olimpiyat Oyunları’nda ilk defa yer alan 7’li rugbyde, erkeklerde grup aşamalarında Yeni Zelanda’yı, çeyrek finalde ise Fransa’yı yenerek bir başka sürprize imza attı ve yarı finale yükseldi. Madalya kazanamasalar da bu ülke rugbysi için önemli bir dönüm noktasıydı. Japonya’nın 2019’da ilk defa ev sahipliği yapacağı Rugby Dünya Kupası’ndan umutlu olmak için birden fazla sebebi vardı.

Bu umutlar da boşa çıkmadı. Japonya önce, bir önceki yıl Six Nations’da Grand Slam yapan ve Yeni Zelanda’yı yenen İrlanda’yı Fukuroi’deki Shizuoka Stadyumu’nda 19-12 ile yendi ve bir başka mucizeye imza attı, daha sonra da Hagibis Tayfunu’nun oynanmasını riske attığı maçta İskoçya’yı 29-21 yenerek A grubunu namağlup lider tamamladı ve ilk kez erkekler Rugby Dünya Kupası’nda çeyrek finale yükseldi. 

Yarı finalde Güney Afrika’ya karşı sadece üç puan kaydedebilseler de 2019 Dünya Kupası Japonya rugbysi için önemli bir eşik oldu. 2000’lerde uygulanmaya başlanan ve oyuncuların bazen bir saatten uzun süre bütün sahayı koşuyla kat ederek pas oyunları geliştirdikleri antrenman sistemi meyvesini vermişti ve Japonya bu oyunla iki önemli galibiyet almıştı.

Japonya bütün bunların karşılığını 2020’de uluslararası rugbynin en üst seviyesi olan Tier I kategorisine yükseltilerek aldı. Ancak Japonya rugbysi sorunlardan da azade değil. 2019’daki Dünya Kupası için yapılan stadyumlar, zaten 2011’deki deprem ve tsunamiyle sarsılan kamu bütçesini iyice olumsuz etkiledi ve 2021’de pandeminin ortasında düzenlenen Olimpiyat Oyunları’yla birlikte eleştirilerin odağı oldu. 

Öte yandan yukarıda anlatılan başarıların tamamının erkek milli takımının başarıları olduğunun altını çizmekte fayda var. Japonya’nın dünyada rugby oynanan en eski yerlerden biri olmasına karşın kadın milli takımı ancak 1991’de kuruldu ve 1994’ten beri Dünya Kupası’nda grup aşamasında galibiyet elde edemedi. Böyle olunca, rugbydeki toplumsal cinsiyet eşitsizliği de çözülmesi gereken önemli bir sorun olarak kalmaya devam ediyor.

Foto: Japan Times

Bir Cevap Yazın