Tarih: 19.11.2023 Yazar: Eren Büyükyavuz Yorumlar: 0

Melahat Aksel’den bahsederken, onu tasvir edecek çok kelime var. İstanbul için pek mühim, eski bir Osmanlı paşasının kerimesi, aldığı eğitim ve taşıdığı özgüven ile İstanbul sosyetesinin gözdesi ama en çok da ölünceye dek tutkuyla bağlı olduğu binicilik sporu ve Halit Kıvanç’ın söylemiyle “Parkurların Uçan Kadını”.

Süreyya İlmen, cumhuriyetin erken dönemlerinde İstanbul’u şekillendiren önemli şahsiyetlerden biriydi. Balat’ta açtığı dokuma fabrikası, Kadıköy’de önceden sinema salonu olarak yer alan bugünkü Süreyya Operası ve hatta bir dönemin en popüler plajlarından Maltepe’deki Süreyya Plajı onun İstanbul’a kattığı değerlerden bazıları. Tüm bunların öncesinde, Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına kadar ise Osmanlı ordusunda yer almış, askeri havacılığa dahi katkıları olmuş bir Paşa idi.

Süreyya Paşa, ordudan istifa ettikten bir süre sonra ailesini Almanya’ya taşımış ve çocuklarının eğitimini de burada almasını sağlamıştı. En küçük evladı Melahat Hanım’ın binicilikle tanışması da işte bu yıllara dayanıyor. Henüz çocuk yaşta atın eyerine atlayan Melahat Hanım, 1920’li yıllarda İstanbul’a döndüklerinde de o zamanlar rahatça buldukları kırlarda at binmeye devam etmiş.

Tam bu noktada henüz yeni doğmuş cumhuriyetin spor ve beden terbiyesi idealleri ile dönemin militarist havasını hatırlamak gerek. Binicilik, Türk spor tarihinin en eski dallarından birisi. Ve ezelden beri askeri tertibat ile iç içe geçmiş vaziyette. Bu sebeple erkek egemen bir spor dalı olarak görülen binicilik sivil bir yapılaşmadan da uzaktı. Fakat 1920’li yılların sonlarından itibaren yurtdışından Türkiye’ye gelen eğitmenlerle beraber sivil binicilik okulları yaygınlaştı. Batılı tarzda müsabakaların düzenlenmeye başlanmasıyla Melahat Hanım’ın binicilik serüveni de farklı bir yol almaya başladı.

Konkurhipik (engel atlama) dalında ulusal yarışmalara katılmaya başlayan Melahat Hanım, yalnızca kadınlara mahsus olan yarışlarda değil erkeklere karşı da boy gösteriyordu. Bu yarışmalarda elde ettiği derecelerle dönemin popüler spor dergilerine kapak olmayı başardı. Bu yerel başarıların sonucunda, 1935 yılında Avrupa seyahatine çıkan Milli Binicilik Ekibi’nin kadrosunda Melahat Hanım da yer aldı. Böylece uluslararası müsabakalarda Türkiye adına yer alan ilk kadın binici olmasının yanında aynı zamanda ilk sivil binici de oluyordu.

Melahat Hanım’ın tüm hayatı atlarla ve binicilikle o kadar iç içe geçmiş haldeydi ki Aksel soyadını Berlin’de yer aldığı bir müsabakada atı ile beraber devrilen ve hayatını kaybeden Axsel Hols isimli bir biniciden alıyordu. Melahat Aksel’in binicilik tutkusu son nefesine dek sürdü. Türkiye’de binicilik eğitimi adına “Atcılık ve Binicilik” isimli bir kitap kaleme aldı. 1960’lı yıllarda katıldığı müsabakalarda elde ettiği birincilikler sonrası gazetelerde “Uçan Büyükanne” lakabıyla yer alıyordu. Geçirdiği kazalara, operasyonlara rağmen 22 Aralık 1985’te hayata gözlerini yumana dek atın eyerinden inmedi.

Bir Cevap Yazın