Tarih: 02.04.2022 Yazar: Berkhan Günaydın Yorumlar: 0

Bisiklet meraklıları arasında bir anket yapılsa, Ronde van Vlaanderen en sevilen tek günlük klasikler arasında muhtemelen bir veya ikinci sırada kendine yer bulur. Bisikletçiler, rota ve yarıştaki çekişme tabii ki çok önemli faktörler. Sonuçta bunlar olmadan yarış olmuyor. Ancak De Ronde’yi özel kılan faktör izleyiciler. Çünkü onların yarattığı atmosfer olmadan belki yarış oluyor ama De Ronde olmuyor.

Belçika’da koşulan bir yarıştan farklı bir şey de beklememeliyiz aslında. Bisiklet denilince akla ilk gelen ülke Belçika ve bunu fazlasıyla hak ediyor. Tarih boyunca ve günümüzde yetiştirdiği onlarca şampiyon bisikletçinin ötesinde, sıradan Belçikalılar için bile bisiklet bir tutku, bir yaşam biçimi hatta bir din.

Belçikalılar için bisiklet bir yaşam biçimi derken bunu somut verilerle desteklemekte fayda var. Bir uçtan bir uca 280 kilometre uzunluğundaki bu küçük ülkede bisiklet yollarının toplam uzunluğu yaklaşık 14.500 kilometre. Yola çıktığınızda arabadan fazla bisiklet görmeniz bir hayli olası.

Quick-Step Alpha Vinyl takımının Belçikalı klasik uzmanlarından Yves Lampaert, ülkesinde bisikletin bu kadar sevilmesinin başlıca nedenini her jenerasyonda yıldız bir bisikletçi yetiştirmelerine bağlıyor. Bu yıldızların bir numarası, tabii ki bisiklet tarihinin de en iyisi olan Eddy Merckx. Toplam 11 büyük tur zaferi ve beş anıtsal klasiğin tamamını en az iki kez kazandı. Eğer bisiklet Belçika’da gerçekten bir dinse, Merckx tartışmasız şekilde bu dinin tanrısı.

Belçikalılar için bisikletin bir din olduğunu söylemek belki biraz abartılı olabilir; ancak Flandreliler için bunu söylemek kesinlikle abartılı değil.

Türkiye’de nasıl sporu seven küçük çocukların hepsi futbolcu olmak isterse, Belçika’da da bisiklet için aynı durum söz konusu. 2021’in Milano-Sanremo şampiyonu Jasper Stuyven, bisikletin Flandre tarihinin bir parçası olduğunu ve bu yüzden çocukları ailelerine bisiklet yarışçısı olmak istediklerini söylediğinde ailelerinin bunu anladığını söylüyor. Sistem de bu çocuklar içinden profesyonel olma potansiyeli taşıyanları bulma konusunda neredeyse kusursuz işliyor. Zaten sistem bu kadar iyi çalışmasa 7 milyonun altında nüfusa sahip bir bölgenin dünyanın en büyük bisikletçi yatağı olması açıklanamazdı. Bugün herhangi bir World Tour veya Pro-Continental takımının kadrosuna göz gezdirdiğinizde, en az bir Flandreli bisikletçiyle karşılaşma ihtimaliniz karşılaşmama ihtimalinizden çok daha yüksek. 

Her şeyin başladığı yer, Gent’teki Eddy Merckx Velodromu. Burası yılın büyük bölümünde yetenek tespit kampları ve antrenman seanslarıyla dolup taşıyor. Tesisin Flandre hükümeti destekli takımının sportif direktörü Koen Beeckman, en büyük şanslarının çok sayıda genç çocuğun bu sporu yapmaya hevesli olması olduğunu söylüyor ve bunun da en büyük nedenini, sanki Lampaert’la söz birliği yapmışçasına, yerel kahramanların popülaritesine bağlıyor.

Her yıl 8-15 yaşlarında yaklaşık 2.500 çocuk kermes yarışlarında, dağ bisikletinde, kros bisikletinde veya BMX’te yarışmak için Flandre Bisiklet Federasyonu’ndan lisans çıkartıyor. Beeckman’ın görevlerinden biri de bu çocuklar arasında profesyonel olma potansiyeli taşıyanları tespit etmek.

Beeckman’ın listesine girmeyi başaran çocuklar yetenek tespit kamplarına davet ediliyor. Senede beş kez yapılan bu kamplarda federasyon yetkilileri yaklaşık 600 çocukla çalışıyor. Ancak tabii ki her genç bisikletçi adayı federasyonun tedrisatından geçmiyor. Çoğunlukla en yetenekli gençler küçük yaşlardan itibaren World Tour takımlarıyla bağlantıları olan junior ve U23 takımları tarafından kontrat altına alınıyor. Aslında federasyonun programının en önemli özelliği en üst seviye bisikletçileri yetiştirmesi değil, en üst seviyenin altında olanları da hükümet ödemeleri sayesinde bisikletin içinde tutması.

Bu çok katmanlı sistem olmasaydı Flandre bisikletinin yetiştiricilik konusunda bugün dünyanın en iyisi olması mümkün olmazdı. Eddy Merckx’ler, Roger de Vlaeminck’ler, Rick van Looy’lar, Johan Museeuw’ler, Tom Boonen’lar, Wout van Aert’lar kolay yetişmiyor.

Bisiklete ilginin bu kadar büyük olduğu bir yerde bir de ödül verilmese olmazdı değil mi? Het Nieuwsblad gazetesi 2008 yılından beri o senenin en iyi Belçikalı bisikletçisine bir ödül veriyor. Ama bu ödülün adı biraz gazetenin Flandre çıkışlı olmasından, biraz da aslında bölgenin bisiklet kültürüne uygun olarak Yılın Belçikalısı değil Yılın Flandrelisi Ödülü. Belki de Het Nieuwsblad yöneticileri bu ödülü bir Flandreli’den başkasının kazanamayacağını düşünerek bu ismi verdiler. Gerçekten de şimdiye kadar 14 kez verilen ödülü 11 kez Flandreli bisikletçiler kazandı. Ancak bir Valonyalı, Philippe Gilbert, 2009-2011 arasında üç kez üst üste ödülü kazanarak Yılın Flandrelisi olmayı başardı. Her ne kadar iki bölge arasında ciddi husumet olsa da Gilbert herkes tarafından o kadar çok sevilen ve o kadar başarılı bir bisikletçi ki, çoğu kişi onun bu ödülü kazanmasından pek rahatsızlık duymadı.

Duvara Karşı

Bu büyük bisiklet sevgisinin zirveye çıktığı bir zaman da olmalı herhalde. İşte o zaman, her sene Nisan ayının ilk pazar gününe denk geliyor. Ronde van Vlaanderen, sadece Belçika’nın bir numaralı yarışı değil, bisiklet tarihinin de en önemli yarışlarından bir tanesi. Belçika’da bisiklete gösterilen ilgiyi birebir ve doruk noktasında görebileceğiniz De Ronde’de özellikle taşlı ve yokuş sektörlerde her sene yerlerini alan binlerce izleyici, muhteşem bir seyirlik vadediyor. Üstelik, büyük çoğunluğu bu sene iki yıllık pandemi arasının ardından yol kenarına geri dönecek. Coşkunun birkaç kat daha fazla olmasını bekleyebiliriz.

De Ronde, her şeyden öne duvara karşı koşulan bir yarış. Bu sene Muur van Geraardsbergen’e (Geraardsbergen Duvarı) uğramayacak olsak da Oude Kwaremont, Patterberg, Koppenberg ve Taaienberg duvarları yine bisikletçilere zor anlar yaşatacak.

273 kilometrelik yarışın ilk 130 kilometresi yine nispeten rahat geçecek. Ancak finiş kenti Oudenaarde’ye yaklaşırken işler sarpa saracak. Oudenaarde etrafındaki tali yolları bir sarmal gibi dönüp duracak bisikletçilerin ilk durağı Oude Kwaremont. De Ronde burada bisikletçileri ilk defa selamlayacak, ancak hiç de hoş olmayan bir şekilde. Hem arnavut kaldırımıyla döşeli hem de zaman zaman %10’un üstünde eğime sahip bu sektörü bitirip kurtulduğunu sananlar yanılacak. Yarış bitmeden iki kez daha geçilecek Kwaremont’un üçüncü geçişi finişe yaklaşık 20 kilometre kala ve son derece belirleyici olacak.

İkinci Kwaremont sektörüne kadar bisikletçiler irili ufaklı dokuz tırmanış ve üç taşlı sektörden daha geçecek. Bu sektörlerden sonra Kwaremont ikinci kez geçilecek geçilmesine ama yanında bir bonusla birlikte. Kwaremont’tan hemen birkaç kilometre sonra geçilecek Patterberg farklı bir canavar. Sadece 400 metre uzunluğunda olmasına rağmen %25’in üzerine çıkan eğimler söz konusu. Ve tabii ki arnavut kaldırımı döşeli. Burada yarışın gerçek anlamda patlamaya başladığını göreceğiz.  

İlk Kwaremont-Patterberg kombinasyonundan sonra finişe 60 kilometreden az bir yol kalacak. Burada artık kimin güçlü olduğunu, kimin yolla başa çıkamadığını anlamamız bir hayli olası. Sonrasında Koppenberg ve Taaienberg yokuşları bisikletçilerin çilesinin bitmediğini gösterecek. Koopenberg, Patterberg gibi kısa ve dik bir yokuşken, Taaienberg biraz daha uzun ve daha yumuşak. Ancak ikisi de oldukça yıpratıcı.

Kwaremont-Patterberg kombinasyonuna ikinci kez gelmeden önce Kruisberg/Hotond sektörüne dikkat etmekte fayda var. Finişe yaklaşık 30 kilometre kala geçilecek bu sektör uzun kaçışlara girmeye muktedir yarışçıların atak yapmayı sevdiği bir nokta. Örneğin geçen sene Kasper Asgreen burada yaptığı atakla birçok rakibini geride bırakmayı başarmış ve sonunda yarışı kazanmıştı.

Son Kwaremont-Patterberg ikilisi, artık önde kimler kaldıysa son yumruğuyla onları indirmek için hazır bekliyor olacak. Bundan sonraysa finişe kadar bisikletçilerin 14 kilometrelik düz bir yolu var. Yarışı önde götüren en güçlüler bir sprint finişi için hazırlanacak, arkada kalan daha az güçlüler ise son nefesleriyle onlara yetişmeye çalışacak. De Ronde yine biz bisiklet severlere muhteşem bir gün yaşatmaya hazırlanıyor. Yarışı kim kazanırsa kazansın, yarış içinde ne olursa olsun sadece seyircilerin coşkusu için bile Ronde van Vlaanderen izlenmeye değer. Çünkü bu, bisikleti en çok seven ülkenin en büyük yarışı.

Kapak Görseli: Sticky Bottle

Bir Cevap Yazın