Başarı, anlatmaya değer bir zaman şeridinin son aşaması olarak karşımıza çıkıyor. Şampiyon sporcuların da hikayeleri böyle.
Herkes tarafından başarılı sayılan insanların sırrının ne olduğuna ilişkin çeşitli yorumlar, yaklaşımlar var ve bunların birçoğu üzerinde de fikir birliği oluşmuş durumda. Bu sebeplerin yanında ise hep bir hikâye bulunuyor. Genellikle çok çalışarak maddi ve manevi zorluklarla mücadele ederek geçen kariyerler kürsülerle, madalyalarla, kupalarla ödüllendiriliyor.
Yıllardır gelişerek büyüyen spor dünyası artık bir sektör haline gelmiş durumda. Aynı anda birden fazla kulvarda mücadele edilen dönemlerdeyiz ve her sezonun, şampiyonanın farklı kazananları var. Böylesine kalabalıklaşmış spor tarihi içerisinde ilklere imza atmış sporcular, unutulmaz isimler arasında akla ilk gelenlerden oluyor. Hülya Şenyurt da Türk sporu için bir ilki başarmanın ayrıcalığına sahip ve bu ayrıcalığı hiçbir zaman kaybetmeyecek.
1973’te Ordu’da doğuyor Şenyurt. Ordulu hemen her çocuk gibi bir yandan okula devam ederken bir yandan da fındık tarlasında ailesine yardımcı oluyor. Annesiyle birlikte yaşayan başarılı sporcunun babası ise Hülya Şenyurt’un spora başladığı dönem Almanya’da yaşıyor. 1986 yılında henüz 13 yaşındayken katıldığı seçmelerde dikkatleri üzerine çekerek seçildiği takımda judoya başlayan milli sporcunun o zamanlara dair hatırladıkları tam da bahsettiğimiz başarı hikâyelerinin bir örneği niteliğinde.
Dönemin şartlarında judocuların giydiği judogi kolaylıkla erişilebilen bir kıyafet değil elbette. Bu yüzden spora başladığında annesi genç Hülya’ya şeker çuvalından bir kıyafet dikiyor ve ulusal yarışmalara katılana dek bu kıyafetle antrenmanlarını yapıyor Hülya Şenyurt. Ailesinden aldığı desteği gurur ve mutlulukla hatırlamak herkesin yaşamayı isteyeceği türden bir duygu tabii.
1990 yılında Avrupa ikincisi, 1991 yılında Avrupa Gençler Şampiyonu olan Şenyurt, 1992 Barcelona Olimpiyatları’nda ülkemizi temsil etme hakkını elde ediyor. Çok genç yaşta ve henüz judoya başlamasının üzerinden 5-6 yıl geçmiş olmasına rağmen uluslararası arenanın en üst seviye yarışmalarında boy gösteren atlet, Barcelona’da kazandığı bronz madalyayla bir ilki başarıyor. Türk sporunun olimpiyatlar tarihinde madalya kazanan ilk kadın sporcusu unvanının yanında madalya kazanan en genç sporcu da oluyor. Kendisini unutulmaz yapan bu başarıları yalnızca Türk judosu için değil kadın sporcular, genç sporcular için de ilham kaynağı niteliğinde. Elde ettiği tecrübelerin ve kazandığı madalyaların, şampiyonlukların kendisine yüklediği sorumluluğun farkında olacak ki, Hülya Şenyurt profesyonel kariyerinin ardından yeni sporcuların yetişmesi için çalışmaya devam ediyor. 2012-2016 yılları arasında genç milli takımları çalıştıran Şenyurt, şimdilerde memleketi Ordu’da bir yandan beden eğitimi öğretmenliği yaparken bir yandan da ülke sporuna yeni judocular kazandırmaya gayret gösteriyor.