Tarih: 05.12.2023 Yazar: Berkhan Günaydın Yorumlar: 0

Çoğu sporcunun yaptığı spor ve ülkesi için ne anlam ifade ettiği genelde sporu bıraktıktan sonra anlaşılır. Dilşat Yıldız ise onlardan biri değil. Çünkü o, Türkiye curling’ini çıkardığı seviyeyle, şimdiden efsane olmayı hak ediyor.

Açık söylemek gerekirse Dilşat Yıldız’ın teknik anlamda nasıl bir curling oyuncusu olduğuyla ilgili yorum yapacak bilgiye sahip değilim. Ancak onu anlatmak için zaten sporun teknik taraflarına girmeye gerek yok. Çünkü Türkiye’de curling’i aldığı ve getirdiği nokta karşılaştırıldığında Yıldız’ın önemi zaten açık şekilde anlaşılıyor. Basketbolda Yalçın Granit’ten, futbolda Ali Sami Bey’den bugün nasıl bahsediliyorsa, bundan on yıllar sonra da Dilşat Yıldız’dan o şekilde bahsedilecek.

Yıldız henüz 16 yaşında bir gençken ilk defa milli takıma seçildiğinde Türkiye curling’de Avrupa’nın üçüncü klasmanında, yani C ligi turnuvalarında yer alan bir ülkeydi. Aradan geçen 11 yıldaysa Dilşat Yıldız’ın içinde bulunduğu milli takımlar Avrupa ve Dünya şampiyonalarında düzenli şekilde yer alır hale geldi. Yıldız tabii ki bunu tek başına yapmadı ama başladığı seviyeyle şu an Türkiye’nin bulunduğu seviye karşılaştırıldığında curling’in gelişiminde oynadığı rol açık şekilde ortaya çıkıyor.

Türkiye’de curling sporu aslında Dilşat Yıldız’ın kariyeriyle yaşıt denebilir. Ülkede bu sporun ismi bile pek bilinmezken 2011’de Erzurum’da düzenlenen Üniversite Kış Oyunları sayesinde bugün Türkiye curling’de Avrupa’nın ilk sekiz takımı arasına girebilecek seviyeye yükseldi. 2010 yılına kadar tek bir curling rinki bile bulunmayan bir ülke için gerçekten inanması güç bir başarı.

2011 Universiade’ın Erzurum’da düzenlenmesinin Türkiye curling’i için önemini anlamak çok zor değil, zira bugün ülkedeki sporcuların ezici çoğunluğu Erzurum ve çevre illerde doğup büyümüş isimler. Erzurum’a Türkiye’nin curling başkenti demek bile biraz haksızlık. Erzurum, Türkiye curling’inin neredeyse her şeyi. Ve Dilşat Yıldız da tahmin edilebileceği üzere Erzurum doğumlu.

İşte Erzurum’dan çıkarak, curling’in doğuşuyla aynı anda kariyerini başlatan Yıldız aradan geçen yıllarda bu sporu Türkiye’de apayrı bir noktaya taşıdı. 2012’de ilk turnuvasına Avrupa Şampiyonası C grubunda – yani üçüncü klasmanda – çıkan Yıldız, önce Türkiye ile o ilk şampiyonada B grubuna yükseldi. Takım kaptanlığını aldığı 2015’ten iki yıl sonraysa Türkiye kadınlar curling takımı artık hem Avrupa şampiyonalarının A klasmanında hem de Dünya şampiyonalarında düzenli şekilde yer almaya başlamıştı. 2018’de B grubuna tekrar düşen Dilşat Yıldız takımı 2020’de yeniden en üst seviyeye yükseldikten sonra bir daha ardına bakmadı. Ancak Avrupa curling’i acımasız. Her sene 10 takımla düzenlenen şampiyonalarda ilk sekize girememeniz halinde bir alt klasmana düşüveriyorsunuz. Geçmişte neleri başarmış olursanız olun.

Dilşat Yıldız takımı, Avrupa şampiyonalarında aldığı başarılı sonuçları küresel ölçeğe de taşımayı başardı. Geçen yıl ilk kez Dünya Şampiyonası’nda yer alan Dilşat Yıldız, bu yıl İsveç’te düzenlenen turnuvada takımını çıktıkları 12 maçta altı galibiyete taşıyarak play-off’un eşiğinden döndü. Dilşat Yıldız ve rinki, 2021 sonundaki Olimpiyat elemelerinde de – daha sonra ilk ikisi Beijing 2022 finalinde yer alacak olan – Britanya, Japonya ve Güney Kore’ye karşı aldığı galibiyetlerle de Türkiye’ye Olimpiyat hayalleri kurdurmuştu.

Geçtiğimiz ay sona eren Avrupa Şampiyonası’nı sekizinci sırada tamamlayan Dilşat Yıldız takımı önümüzdeki yıl beşinci kez üst üste bu şampiyonanın en üst liginde ve üçüncü kez üst üste dünya şampiyonasında mücadele edecek. Ondan sonra kim bilir, belki de sırada 2026 Kış Olimpiyatları var. Kolay olmayacak, ancak 11 yıldır takımıyla beraber istikrarlı şekilde yükselen kaptan Dilşat Yıldız’a bir ilki daha yaşamak gerçekten çok yakışacak.

Bir Cevap Yazın