Tarih: 22.10.2023 Yazar: Berkhan Günaydın Yorumlar: 0

NBA’de her yaz olduğu gibi pek çok takımın kabuk değiştirdiği, bazılarının yaptıkları eklemelerle güçlendiği, bazılarınınsa yeniden yapılanma yoluna girdiği bir “transfer dönemini” daha geride bıraktık. Üç takımsa yaptığı takaslarla adeta “ya şampiyonluk ya hiç” modunu açtı. Bucks, Celtics ve Suns’ın hamleleri tabii ki büyük merak uyandırırken, beraberinde bilinmezlikleri de getiriyor.

Milwaukee Bucks

Yaz döneminin en büyük takasını Damian Lillard hamlesiyle gerçekletşiren Bucks Giannis Antetokounmpo’nun yanına ikinci süper yıldızı, Jrue Holiday’den vazgeçmek pahasına ekledi. Bu hamleyle 2021 şampiyonu, ligin ateş gücü en büyük skorerlerinden birini kazandı.

Damian Lillard, Khris Middleton, Giannis Antetokounmpo, Brook Lopez, Pat Connaughton ve Bobby Portis’le elinde sağlam bir altılı olan Milwaukee’de rotasyonun geri kalanı konusunda soru işaretleri mevcut. Bu bağlamda Jae Crowder, Cam Payne ve Malik Beasley gibi oyunculardan medet umacak olan ekibin, bu beklentilerinin karşılığını alıp alamayacağı ise şüpheli. Bu üç oyuncu da son yıllarda inişli çıkışlı, ancak çoğunlukla inişli sezonlar geçirdi. Onların katkı veremediği kötü bir senaryoda tabii ki Bucks sezon içinde yapacağı olası veteran oyuncu hamlelerini saklı tutacaktır.

Milwaukee için bir diğer belirsizlik de coaching konusu. Geçtiğimiz sezon playoff’un ilk turunda Miami Heat karşısında favori konumdayken alınan 4-1’lik hezimet, coach Mike Budenholzer’ın takımdan ayrılmasıyla sonuçlandı. Budenholzer’ın yerineyse sürpriz olarak nitelendirilebilecek bir şekilde daha önce NBA’de head coach’luk deneyimi olmayan Adrian Griffin getirildi. Açıkçası 49 gibi çok da genç olmayan bir yaşta ilk baş antrenörlük deneyimini yaşayacak olan Griffin’in Bucks’a nasıl bir basketbol oynatacağı ile ilgili elimizde geçmişe dayanan doneler yok.

Kişisel kariyeri anlamındaysa Griffin için bu iş aynı zamanda çok büyük bir kumar. Sezona, bahis oranlarına bakılacak olursa, Boston Celtics’le beraber en büyük iki şampiyonluk favorisinden biri olarak başlayacak ekipte Griffin başarılı olursa bir anda kendini NBA’in elit coach’ları arasında bulabilir, ancak başarısız olursa bundan sonra ikinci bir head coach’luk görevi kendisine verilmeyebilir. Geçtiğimiz sezon Toronto Raptors’ta Nick Nurse’ün yardımcılığını yapan Griffin, Nurse sonrası Toronto tarafından tercih edilmedi. Bucks ise NBA’in en el üstünde tutulan yardımcı antrenörlerinden biri olan Budenholzer’ın asistanı Charles Lee’ye head coach’luk görevini vermedi. Kâğıt üstündeki bu coaching dezavantajını Griffin’in tecrübeli yardımcılarından eski Portland baş antrenörü Terry Stotts giderebilirdi. Ancak sezonun başlamasına günler kala ani bir kararla Stotts’un göreve devam etmeyeceği açıklandı. Tüm bu gerçekler yan yana gelince, Bucks yönetimi kendini kanıtlamış bir coach’a gitmediği için sezon sonunda kafasını duvarlara vurabilir. Hele bu karar, süper yıldızların takımdan ayrılmasıyla sonuçlanırsa.

Sezon öncesindeki birkaç belirsizlik bir tarafa; Damian Lillard, Giannis gibi bir süper yıldızın yanına konulabilecek belki de en iyi isim. Antetokounmpo gibi ligin çember çevresinde en etkili oyuncularından birinin yanına, Lillard gibi süper bir dış skoreri ve ligin en “clutch” oyuncusunu eklemek adeta rüya gibi. Bunun yanında Damian Lillard hem Giannis’in elinde topun daha az kalmasını sağlayarak onu daha etkili kılabilecek, hem de gerektiğinde topsuz da oynayabilecek bir süper yıldız. Üstüne üstlük hem saha içi hem de dışında ligdeki en büyük liderlerden bir tanesi. Milwaukee belki bench liderliği konusunda soru işaretleri barındırıyor ama saha içinde hem Giannis gibi yırtıcı hem de Lillard gibi “cool” bir lidere sahip olacak.

Hem taktiksel olarak son derece uyumlu hem de çalışma etiği ve karakter olarak üst seviyede iki süper yıldıza sahip Bucks’ın; savunma, coaching ve derinlik gibi bazı soru işaretlerine rağmen, başarılı olma ihtimali başarısızlıktan çok daha olası görünüyor.

Boston Celtics

Celtics aslında son yıllara bakıldığında genel toplamda ligin en istikrarlı ve başarılı ekibi. Takım son yedi sezonda beş kez konferans finali oynadı, bir kez de, 2022’de, NBA finaline çıkma başarısı gösterdi. Ancak özellikle son birkaç sezona hep şampiyonluk favorilerinden biri olarak başlamasına rağmen bir türlü son adımı atamadı.

Çıkacak sadece bir veya iki basamağı kalan Celtics’te genel menajer Brad Stevens pekâlâ takımın nüvesini korumayı ve hala genç sayılabilecek ekibinin o son basamağı tırmanacak gelişimi göstermesini bekleyebilirdi. Ancak Stevens, aslında riskli denebilecek bir karar alarak, takımın ruhani lideri konumundaki Marcus Smart’ı gönderme pahasına Kristaps Porzingis gibi son derece yetenekli ve bu takımın hücum stratejisi için biçilmiş kaftan olan; ancak devamlılığı her zaman soru işareti yaratan bir ismi kadroya katmayı tercih etti.

Hücum anlamında takıma hatırı sayılır bir artı değer katması beklenen Porzingis’in teknik anlamdaki uyumu konusunda herhangi bir şüphe yok. Ancak Marcus Smart gibi agresif bir dış savunmacının ayrılması Celtics gibi oyun konsantrasyonu düşük bir takımın bu konuda daha da geriye gitmesine neden olabilirdi. Ta ki Milwaukee, Damian Lillard takasında Jrue Holiday’i Portland’a gönderene dek.

Jrue Holiday gibi belli bir tecrübeye ulaşmış bir oyuncunun Portland gibi yeniden yapılanma sürecine giren bir takımda oynamayacağı takasın gerçekleştiği ilk günden belliydi. Esas soru, hangi takıma gideceğiydi. Burada Marcus Smart’ı kaybeden Celtics önemli adaylardan bir tanesi olarak ilk günden itibaren konuşulan takımlardan bir tanesiydi. Nitekim, Malcolm Brogdon ve Robert Williams gibi rotasyonun iki önemli parçasından vazgeçerek Boston, Holiday’i kadroya dahil etti. Bu hamleyle birlikte Celtics, Lillard’ı takıma ekleyerek Doğu’da tüm rakiplerinin bir adım önüne geçen Milwaukee’nin tam yanına konumlanmış oldu.

Olayı çok basite indirgemek gerekirse, aslında Celtics son derece değerli fakat kariyeri boyunca asla yıldız statüsüne yükselemeyecek Marcus Smart’ı; sonuncusu geçtiğimiz sezon olmak üzere, kariyerinde iki kez All-Star seçilmiş bir oyuncuyla “upgrade” etmiş oldu. Holiday, Smart kadar agresif bir savunmacı olmasa da ondan daha zeki bir oyuncu. Bu anlamda işin savunma kısmının zarar görmeyeceğini, hatta bazı açılardan gelişeceğini söylemek mümkün. Hücum tarafındaysa Holiday’in Smart’tan çok daha üst düzey bir oyuncu olduğu su götürmez bir gerçek. Jrue Holiday çok istikrarlı olmasa da iyi bir dış şuta sahip ve kendisinden küçük guard’lara karşı, ki bu oldukça geniş bir sınıfı temsil ediyor, fiziksel özelliklerini çok iyi kullanan bir oyuncu.

Holiday’in Celtics’e çok ciddi bir artı değer katacağı aşikâr olsa da tüm sorunları çözmeyeceği de ortada. Son yıllarda Celtics’in en fazla eksikliğini hissettiği konuların başında güvenilir bir oyun kurucunun eksikliği geliyordu. Jrue Holiday bu konuda takıma önemli katkı sağlayacak olsa da top tamamen kendisine emanet edildiğinde değeri azalan bir oyuncu. Bu açıdan Celtics yine gerçek bir oyun kurucusu olmadan sezona başlayacak. Jrue Holiday’in aynı Milwaukee’de olduğu gibi oyun kuruculuk rolünü paylaşması gerekecek. Bu konuda Derrick White ve Al Horford gibi kendisine yardımcı olabilecek oyuncular mevcut. Takımın bir numaralı yıldızı Jayson Tatum’ın da geçtiğimiz sezon bu konuda aşama kaydettiği görülmüştü. Holiday ve Bucks ana bir oyun kurucu olmadan şampiyonluğa ulaşmayı başarmıştı ancak tabii ki o takımda Giannis Antetokounmpo gibi bir canavar vardı. Celtics aynı başarıya o canavar olmadan ulaşmaya çalışacak.

Boston için bir diğer sorun da, aynı Milwaukee’nin Lillard takasında yaşadığı gibi, Holiday’i takıma dahil ederken rotasyonun daralması oldu. Jrue Holiday, Derrick White, Jaylen Brown, Jayson Tatum, Al Horford ve Kristaps Porzingis’le altı kişilik güvenilir bir rotasyona sahipler. Rotasyonun kalan oyuncularının ise nasıl birer sezon geçireceği tam bir muamma. Payton Pritchard ve Sam Hauser gibi oyuncular zaman zaman harika hücum katkısı verse de son derece istikrarsız. Takıma yeni katılan Lamar Stevens savunmada gayretli ancak hücumda oldukça sınırlı bir isim. En büyük soru işaretiyse uzun rotasyonunda. Horford ve Porzingis’i yedekleyecek isimlerden Oshae Brissett Indiana ile zaman zaman iyi işler çıkarsa da bir NBA oyuncusu olarak kendini kanıtladığını henüz söylemek güç. Diğer ön alan yedeği Luke Kornet’in ise değil şampiyonluğa oynayan bir takımda, herhangi bir NBA takımında anlamlı süreler alması zor. Hal böyleyken Celtics’in uzun süreler dört kısalı beşlerle oynadığını görmemiz olası.

Geçtiğimiz sezon maç başına 42,6 üçlük deneyerek bu alanda Golden State Warriors’ın ardından ikinci sırada yer alan Celtics, Porzingis gibi şutör bir uzunun da takıma eklenmesiyle bu sezon maç başına 50 üçlük seviyesini zorlayacak gibi görünüyor. Coach Joe Mazzulla drive & kick basketbolunu geçen sene bu takımın temel stratejisi haline getirmiş, ancak selefi Udoka’nın oturttuğu ve takımı finale götüren savunma temelli basketboldan feragat etmek zorunda kalmıştı. Celtics’in bu sezon o çok istediği son basamağı atlayabilmesi için bu iki farklı stili bir araya getirmesi gerekiyor. Bunu başarabilecek oyuncu kalitesine sahip olsa da, uzun NBA sezonundan hasarsız çıkması için en az iki oyuncunun daha güvenilir rotasyon parçalarına dönüşmesi Celtics’in elini bir hayli rahatlatacak.

Phoenix Suns

Mat Ishbia Phoenix Suns’ı geçtiğimiz sezonun ortasında satın aldığında ligde dengeleri sarsmaya ve takımı şampiyonluğa ulaştırmaya kararlı olduğunu satış işleminin tamamlanmasından sadece birkaç gün sonra yaptığı Kevin Durant takasıyla göstermişti. Suns, Ishbia himayesindeki ikinci büyük hamlesiniyse Washington Wizards’tan Bradley Beal’ı sezon sona erdikten hemen sonra kadrosuna katarak yaptı.

2021 yılında Devin Booker, Deandre Ayton ve Chris Paul merkezli takımla finale kadar yükselme başarısı gösteren Suns, Bucks karşısında final serisini kaybettikten sonra ne oyun ne de başarı olarak o seviyeye tekrar çıkamadı. Booker her geçen yıl oyununu bir kademe yukarı taşısa ve şu an süper yıldız sınıfının kapısını aşındırmaya başlamış olsa da; yaşlanan ve oyunu her geçen gün geriye giden Paul ve bir türlü beklenen patlamayı yapamayan 2018 draft’ının birinci sıra seçimi Ayton’ın merkezinde olduğu bir takımın şampiyonluk hedefinin artık gerçekçi olmadığı ortaya çıkmıştı. Takımda bir değişim kaçınılmazdı belki ama değişimin bu kadar çabuk ve kökten olmasını herhalde pek fazla kişi beklemiyordu. Mat Ishbia takımı satın almamış olsa muhtemelen olmayacaktı da.

Önce Durant takasında Suns takımın iki önemli parçası Mikal Bridges ve Cam Johnson ile yollarını ayırdı. Chris Paul ve Deandre Ayton’ın ayrılığı ise yaz aylarında yaşandı. Böylece 2021’de finale yükselen takımdan iki sene sonra Devin Booker hariç Suns oyuncu kadrosunu tamamen değiştirmiş oldu.

Coach konusunda da Ishbia ve takımın genel menajeri James Jones ellerini korkak alıştırmadı. Takımı dört sezon boyunca çalıştıran ve kesinlikle başarısız sayılmayacak Monty Williams, koltuğunu son olarak Los Angeles Lakers’ı çalıştırmış ve bu takımla 2020’de şampiyonluk kazanmış Frank Vogel’a bıraktı. Vogel’ın daha önce çalıştırdığı Indiana Pacers ve Lakers’ta savunma kimlikli takımlar oluşturduğu ve bu şekilde başarıya ulaştığı düşünülürse, Suns’ta da disiplinli ve gayretli bir savunma takımı yaratacağını söylemek herhalde kehanet sayılmaz.

İşin hücum tarafındaysa bu takımın elindeki toplam oyuncu yeteneğiyle pek fazla dokunuşa ihtiyacı olmayacak gibi görünüyor. Ancak takımın üç hücum silahı Kevin Durant, Devin Booker ve Bradley Beal’ın hücumlarını benzer bölgelerde yürütmeleri ve orta mesafe oyununu çok fazla kullanmaları, rollerin oturtulması konusunda Vogel’a önemli iş düştüğünü gösteriyor. Booker hücumda genellikle topu ilk yönlendirecek oyuncu olacak. Durant ise orta mesafeleri nerdeyse turnike kolaylığında attığı için ondan bunu daha az yapmasını istemek mantıklı değil. Hal böyleyken, Beal’ın bu sezon geçtiğimiz sezonlara oranla çok daha fazla sayıda üçlük kullandığını görebiliriz. Bunu yapabilecek kapasiteye ve yeteneğe fazlasıyla sahip.

Bradley Beal’ın takıma ne oranda ve ne hızda uyum sağlayabileceği bir tarafa, Suns’ın rotasyonu tamamlamak için yaptığı diğer hamlelerde oldukça iyi iş çıkardığını söylemek gerek. Eric Gordon, şampiyonluk hedefi olan tüm takımların kadrolarında görmek isteyeceği bir guard. Hem topu yere vurarak takım arkadaşlarına pozisyon hazırlayabilen hem de sabit şutör olarak topsuz oynayabilen bir oyuncu. Grayson Allen, Milwaukee Bucks’la playoff ve şampiyonluk tecrübesi olan, yine güvenilir dış şuta sahip bir isim. Keita Bates-Diop ve Nassir Little da savunmada gayretli ve kariyerlerinde zaman zaman iyi performanslar göstermiş, yukarıya doğru bir adım daha atarak değerli rol oyuncuları olabilecek potansiyele sahip isimler. Yuta Watanabe köşe üçlükleriyle, Drew Eubanks de pota altı sertliğiyle çok niş birer role sahip olsalar da şampiyonluk hedefleyen takımlar için kağıt üstünde önemli yan parçalar.

Takıma Beal sonrası yeni eklenen isimler arasında en kariyerli ve değerli oyuncu olan Jusuf Nurkic ise aynı zamanda kafalarda en çok soru işareti barındıranı. Dev fiziğiyle savunmada ortayı iyi kapatması, hücumda da hem tepeden hem de kısa devrilmede oyun kurabilmesi bu takıma kuşkusuz ki normal sezonda önemli değer katacak. Diğer taraftansa Nurkic savunmada kısanın karşısında kalamayan ve pick and roll savunmasında yavaş ayakları yüzünden büyük sorun yaşayan bir uzun. Hücumda da bitiricilik konusunda, özellikle yaşadığı ağır sakatlıkların ardından, son yıllarda sürekli geriye gidiyor. Savunmada yaşadığı zafiyetler belki normal sezonda telafi edilebilir ancak playoff gelip çattığında bu mümkün olmayacak. Takımın onun yerine oynatmak zorunda kalacağı Eubanks gibi oyuncular da hücumda başka sorunlara yol açacak. Tabii ki playoff’a kadar Suns bu sorunu azaltmak için kadroya yeni isimler ekleyebilir.    

Tabii ki yeni sezon başlarken herkesin merak ettiği pek çok takım ve oyuncu var. Yazı bir hayli sessiz geçiren ve bazı önemli rotasyon oyuncularını kaybeden son şampiyon Denver Nuggets’ın sezonu nasıl açacağı, Chris Paul’un Golden State Warriors sistemine nasıl entegre olacağı, Lakers’ın yeni eklemeleriyle geçen sezonun üstüne koyup koyamayacağı ve son Doğu şampiyonu Miami Heat’in konferansta güçlenen rakipleriyle nasıl baş edeceği merak edilen sorulardan bazıları. Ancak yazın en önemli üç takasını yapan Milwaukee, Boston ve Phoenix herhalde ilk günden meraklı gözlerin üzerinde olduğu takımlar olacak. Kısa vadeli başarı için uzun vadede büyük riskler alan üç ekip için ödül de elbette çok büyük. Ancak olası bir başarısızlığın cezası da bir o kadar fazla. 

Kapak Görseli: Oddschecker

Bir Cevap Yazın