Tarih: 10.05.2021 Yazar: Eren Büyükyavuz Yorumlar: 1

Bisiklet yarışı deyince çoğu kişinin aklına ilk Fransa Bisiklet Turu gelir. Muhtemelen ilk izlediğiniz yarış da Fransa Bisiklet Turu’ndan bir etaptır. Şöyle göz ucuyla da olsa izlemeye başlarsınız. Ardından “Bahar Klasikleri” ile tanışırsınız, Belçika’da, Hollanda’da insanların bu spora neden bu denli tutkun olduklarını anlamaya başlarken… Ve sonra, bahar ayının insanı kıpır kıpır eden güneşinde, yazın gelişini müjdeleyen Mayıs ayına girildiğinde bisiklet yarışlarının en güzeline denk gelirsiniz. Tebrikler, artık hayatınızın sonuna kadar bir bisiklet tutkunu oldunuz demektir. İtalya Bisiklet Turu, Giro d’Italia, sizi iki teker üstünde üç hafta sürecek bir gezintiye çıkarırken, hem bisikletin tüm dinamiklerine hâkim olur hem de tüm güzelliklerini cömertçe önünüze seren İtalya topraklarına hayran kalırsınız.

Takımlar, sürücüler, genel klasmancılar, sprinterler bir yana; Giro bize pandemi koşullarında olabilecek en güzel İtalya seyahatini yaşatacak yine. Bu tura sadece bir sportif etkinlik gözüyle bakmamız imkânsız. Helikopter kamerasından gelecek görüntüler bizi bedenen olmasa da ruhen kilometrelerce uzağa taşıyacak. Konu İtalya olunca ister istemez gastronomi işin içine girecek. Her bölgenin kendine özgü şaraplarından, peynirinden, mutfak kültüründen bir şeyler kapacağız. Sonra beş yüz yıllık bir kaleyi ya da şehrin meydanındaki bir kiliseyi görüp hikayesini merak edeceğiz. İşgalcilerden korunmak için bir dağın tepesine tünemiş gibi görünen bir şehirden geçerken, yüzlerce yıldır şehrin dokusunu nasıl böyle koruyabildiklerine şaşıracağız. Evlerinin balkonlarını pembe balonlarla, bayraklarla süslemiş yerel halkın coşkusuna ortak olacağız. Tüm bu süreçte, neden Giro d’Italia’nın dünyanın en güzel bisiklet yarışı olduğunu bir kez daha kavrayacağız.

Bu yıl bisikletçiler çizmenin kuzeyinden başlayıp önce güneye inecek, ardından rotayı tekrar kuzeye çevirip toplamda 3480 kilometre yol kat edecek. Geçmiş yılların aksine Sardunya ya da Sicilya adalarına uğramayacak olan peloton, etaplar arasında çok kısa Slovenya ve İsviçre topraklarına da selam verip İtalya’ya dönecek. Yarışı zorlu kılan anlar ise toplamda 47 bin metrelik irtifa kazanımında yaşanacak. Her zamanki gibi, dağlık etaplar ve zamana karşı koşulan yarışlarda elde edilen kazanımlar, üç haftalık turun şampiyonuna pembe mayo ile birlikte yarışın yüz küsur yıllık tarihine adını kazımış isimlerle bezeli sonsuza uzanan kupasını getirecek.

Pembe Rüyanın Peşinde Koşanlar

Giro, eskiden beri sürprize açık bir tur oldu. Fransa Bisiklet Turu’ndaki temkinli yarışmaya öncelik veren gergin atmosferden biraz daha farklıdır burası. Yeni bir şeyler denemeye açık, adını duyurmaya çalışan genç isimlere daha fazla kredi tanır. Bu sene de yepyeni bir şampiyon görme şansımız çok yüksek. Nitekim pelotonda daha önce Giro’yu kazanmış yalnızca bir isim var: Vincenzo Nibali. 36 yaşın yanına bir de yakın zamanda yaşadığı bilek sakatlığı eklenince favori görmemiz pek mümkün olmuyor Nibali’yi. Öyleyse gözümüzü diğer genel klasmancılara çevirelim. Geçen sezonun sürpriz Giro şampiyonu Tao Geoghegan Hart bu sene Fransa’da yarışmayı tercih edince, Ineos bu yıl liderliği Egan Bernal’e teslim etti. 2019’un Fransa Bisiklet Turu şampiyonu apoletine sahip olsa da devamında yaşadığı bel sorunları Bernal’in üzerinde soru işaretleri bıraktı. Her zaman çok iyi bir B, hatta C planına sahip olan Ineos’ta liderlik Sivakov’a geçebilir. Bir diğer öne çıkan isim, Team BikeExchange’den Simon Yates. 2018’de uzun süre lider götürdüğü yarışta son haftayı çıkaramayan Yates, sonraki yıllarda tekrar gelip şansını denese de aradığını bulamadı. Bu yıl, Tour of the Alps’te bir etap alıp, genel klasmanı da kazanınca yeniden dikkatleri üzerine çekti. Tabii Alpler Turu’nun beş etaptan oluştuğunu, burada ise üç haftalık bir yarışı göğüslemesi gerektiğini unutmamak lazım. Keza Movistar’dan Marc Soler de yakın dönemde zorlu bir yarış olan Tour de Romandie’de etap galibiyeti alıp buraya formda geldi. Ancak onun da üç haftalık büyük turlarda son hafta performansları pek parlak değil.

Geçen yıl Giro’yu son gün zamana karşı etabında kaybeden Jai Hindley de geçen sezonki performansından geride. Üstelik zamana karşı etapları yine onun için handikap oluşturuyor. Israel Start-Up’tan Dan Martin ve Bahrain’den Mikel Landa genel klasman adayları olarak buraya getirilseler de kendileri bile bir büyük tur kazanacaklarına inanmıyorlardır herhalde. Deceuninck-Quick Step takımıysa bu yıl kendi geleneklerinin epey dışında yarışacak Giro’da. Normalde güçlü sprint trenleri ile tanıdığımız ekip bu sene daha çok genel klasmana yönlenmiş gibi duruyor. Bunda geçen yıl 15 gün Pembe Mayo’yu sırtında taşıyan Joao Almeida’nın payı büyük olsa gerek. Ancak ekibin lideri ve daha çok merakla beklenen isimse geçen yıl Il Lombardia’da geçirdiği kaza nedeniyle uzun zamandır yarışamayan Remco Evenepoel. Normalde geçen sezonki Giro’da acaba neler yapacak diye beklenirken, bu sene sakatlıktan dönüşü nasıl olacak diye merak ediliyor Remco’nun. Dokuz aylık sakatlık sürecinden gelip, ilk büyük turunda, hem de henüz 21 yaşında Giro kazanırsa gerçekten büyük sürpriz olur. EF Education’dan Hugh Carthy, BORA’dan Buchmann, Astana’dan Vlasov, Trek’ten Mollema diğer pembe mayo adayları.

Anlaşılan o ki, hemen her adayın üzerinde bir soru işareti mevcut. Bu durumda kim şampiyon olursa olsun sonuç sürpriz olacak. Zaten Giro da bize her zaman yeni bir umut, yeni kahramanlar, yeni şampiyonlar vadetmiştir. Bahar da yeniden doğuş demek değil midir? Rönesans’ın doğduğu topraklara da bu yakışır.

Kapak fotoğrafı: giroditalia.it

1 people reacted on this

  1. Beni bile bisiklet tutkunu yapacaksın Eren. Çok güzel bir yazı olmuş. Tebrikler

Bir Cevap Yazın