Tarih: 08.08.2020 Yazar: Özgün Öztürk Yorumlar: 0

Alex Honnold, Kaliforniya’nın Yosemite Vadisinde, 900 metre yükseklikteki El Capitan’dan free solo, yani ip ve emniyet donanımı olmaksızın tırmanıyor. Free Solo adlı belgesele konu olan bu tırmanış o senenin Oscar ödülüne layık görülüyor.

Free Solo

İki gün önce kız arkadaşıyla vedalaşmış, gün henüz ağarmamış, belgesel ekibine artık zamanın geldiğini söylemişti. Her zamanki kahvaltısını yapmış, kimseye haber vermeden 900 metrelik tırmanışına başlamıştı. Yalnızca tırmanış ayakkabısı ve parmak uçları ile granit bir duvara tutunarak gerçekleştirilmeye çalışılan bir tırmanış.

Freerider rotasında 200 metreye geldiğinde belgesel ekibi Alex’in tırmanışta olduğunu fark ediyordu. Bundan önceki free solo denemesinde  tam da vazgeçtiği noktada. Alex mükemmele ulaşacağı ya da ölümle sonuçlanacak bu tehlikeli tırmanışta kendi eşiklerinden birini aşıyor. Sırada tırmanışın freeblast denilen bölümü var; doksan derecelik camdan bir köşe gibi, aşırı kaygan ve bir metre boyunca dümdüz bir kaya yüzeyi Alex’in önünde. Denge gerektiren bu bölümde Alex kıvrılarak devam etmeyi başarıyor. Boulder Problem bölümü rotanın en kritik yeri ve gerçekten de problem  (700m); Kimsenin cesaret edemeyeceği ufacık kıvrımlara tutunarak ilerlemeye devam ediyor. Defalarca kez çalıştığı karete hareketini yapamadığı takdirde ikinci ihtimal hedefe sıçrayarak uzanmak ki bu da risk oranını epey yükseltiyor. O bölümü geçtiğindeyse ellerini iki yana açıp sıçrayarak zaferi hissettiğini gösteriyor.

Tatmin

Bir insan sınırları ne kadar zorlayabilir? Yıllardır dağcıların takıntısı olan El Capitan dağına ipsiz ve ekipmansız olarak çıkmak tırmanış camiasında imkansız bir durum olarak görülüyordu. Çıkması en zor kayalıklardan birine emniyetsiz şekilde tırmanmak Alex için de korkutucu görünüyordu. 2009 yılında kafasına koyduğu bu hedefi uygulaması sekiz sene sürdü. Bu süre içinde her yıl Yosemite Vadisi’ne gelirken “evet bu sene çıkıyorum” diyerek geldiğini, her gelişinde ise bunun çılgınlık olduğunu idrak ettiğini anlatıyor. Kendisini buna hazırlamanın sekiz sene sürdüğü bir maceradan vazgeçmemesinin önemli bir sebebi vardı…

El Capitan Alex’in ilk free solo tırmanışı değildi. Daha önce yine Yosemite Vadisi’ndeki 610 metrelik ünlü Half Dome duvarına ekipmansız tırmanışını gerçekleştirmeden önce “Bir free solo tırmanışa nasıl hazırlanacağımı bilmiyordum, ben de hazırlanma evresini bırakıp gidip macera yaşamaya karar verdim.” diyor. O tırmanışta ters giden bir şeyler olduğunu hisseden Alex, gideceği rotayı şaşırıyor. Yolu bir şekilde tamamlasa da istediği duygulardan çok uzakta bir deneyim yaşıyor. O tırmanışta şansının yaver gittiğini söyleyen Alex, “Şanslı değil, harika bir dağcı olmak istiyorum.” diyor. Yaptığı inanılmaz bir şey ama kendi içinde farklı bir arayışta Alex.

Belgesel ekibi içinde bulunduğu gerilimden yavaş yavaş sıyrılıyor. Alex’in düşmeyeceği neredeyse kesinleşti. Formunun zirvesinde görünen Alex en zor yerleri elimine etmiş durumda, bir yandan tırmanırken diğer yandan kameralardan gülümsemelerini eksik etmiyor. Bundan sonrası Alex’in varışını beklemek. Alex vardığında ise belgesel ekibi büyük bir oh çekiyor. Alex ise aradığı tatmini bulmuş durumda. Şanslı bir dağcı değil harika bir dağcı olmuştu kendi gözünde.  

İyi diye bir şey yoktur. Her zaman daha iyisi vardır gibi zor bir mantalite ailesi tarafından yüklenmiş, bununla da bu imkansız tırmanışı yaparak baş ediyordu. En ufak bir hatanın ölümle sonuçlanacağı bu yol güçlü bir zihin gerektiriyor ve o zihin Alex’te fazlasıyla var.

Bir Cevap Yazın