Tarih: 20.06.2024 Yazar: Yavuz Yavuz Yorumlar: 0

Bir zamanlar artistik cimnastiğe hükmeden Romanya, geçirdiği zor günlerin ardından olimpiyata dönmeye hazırlanıyor. 12 yıl aradan sonra ilk kez kadınlarda takım halinde olimpiyat bileti alan ülke bunu, eski günlerine dönüş için de bir sıçrama tahtası olarak kullanma hedefinde.

Meşhur cimnastik dergisi International Gymnast’ın Haziran/Temmuz 2004 sayısının kapağında Daniela Şofronie vardı. Derginin “Romanya Avrupa Şampiyonası’na hükmediyor” manşeti, Amsterdam’da düzenlenen ve Rumenlerin büyüklerde dört altın ve iki gümüşle madalya tablosunun zirvesinde yer aldığı 2004 Avrupa Kadınlar Artistik Cimnastik Şampiyonası’yla ilgiliydi. Aynı yıl, Şofronie Atina’da altın madalya kazanan ve unvan koruyan Olimpiyat takımının bir parçası oldu. Her şey yolunda görünüyordu.

Ancak International Gymnast’ın manşetinden 20 yıl geçmişken, genel görünüm hiç de iç açıcı değil. Rio 2016’da kadınlarda takım yarışmasına katılım hakkı elde edememek, Romanya’nın 68 yıl sonra ilk kez bu branşta olimpiyatta yer alamayacağı anlamına gelmişti. Ülkenin bundan beş yıl sonra Tokyo’da da takım yarışmasında yer alamaması, bir zamanlar dünyanın en iyisi olduğu kabul edilen ulusal artistik cimnastik programı için baştan aşağı bir değişimin gerekliliğini gözler önüne seriyordu. Geçtiğimiz yıl Antwerp’te düzenlenen Dünya Artistik Cimnastik Şampiyonası’nda 10. olarak neredeyse sınırdan bilet aldıkları Paris 2024 kadınlar takım yarışı, Romanya’nın bu dalda Londra 2012’den beri boy göstereceği ilk olimpik yarış olacak. Rumenler için bir madalya tahayyül etmek şu aşamada güç olsa da olimpiyata geri dönüş yolları geleceğe dair iyimser olmak için işaretler barındırıyor.

YÜKSELİŞ

1958 Dünya Şampiyonası ile, Melbourne 1956 ve Roma 1960 gibi önemli organizasyonlarda takım bronzu alan Romanya, aslında uzun süredir madalya podyumlarına yabancı değil. Ancak ülkenin küresel sahnede düzenli bir altın madalya adayı olması, Nadia Comaneci’nin Montréal 1976’da sahneye çıkışına denk geliyor. Tarihteki ilk 10 tam puanın yanı sıra asimetrik paraleldeki ilk el bırakma hareketi gibi başarılara da imza atan Comaneci’nin – ve takım arkadaşlarının – spor üzerindeki etkisi bundan çok daha fazlaydı. Bunlara örnek olarak sosyolog Roslyn Kerr, Romanya’nın ’76 sınıfının hatasız rutinlerin tekrar tekrar yapılmasıyla cimnastiğe “mükemmeliyette devamlılık” getirdiğini öne sürüyordu. Kerr’e göre bunun başlıca sebebi, antrenmanlarda cimnastikçilerden “hareketleri alışılmadık şekilde defalarca tekrar etmelerinin beklenmesi”ydi.

Montréal 1976’da Romanya takımı, Kaynak: Wikimedia

Elbette Romanya sisteminin başarısı, Marta ve Bela Karolyi’nin başında olduğu antrenör ekibine de çok şey borçluydu. Sporcuları tabi tuttukları, haftanın-yedi-günü-günde-altı-saat düzenindeki sert antrenmanların kötü şöhreti hâlâ devam ediyor. Öte yandan, Romanya’nın cimnastikteki başarısındaki tek faktör bu değil. Diğer sosyalist ülkelerden farklı olmayan şekilde, yetenekli sporcular geniş kapsamlı bir tarama sistemi sonucunda bulunuyor ve birçok antrenman ekipmanı ile çeşitli alanlarda uzmanlaşan koçlara rahatça erişebildikleri yatılı okullarda çalışmalarını sürdürüyorlardı.

Karolyi çifti 1981’de ABD’ye iltica etse de sistemleri Romanya’da Çavuşesku rejiminin yıkılmasına – hatta ondan bir süre sonrasına – kadar ayakta kaldı. Romanya, 1976’dan 2012’ye kadar olimpiyatta yapılan bütün takım yarışmalarında madalya kazandı. Hatta – 1952’den beri her olimpiyatta bu dalda altın madalya kazanan Sovyetler Birliği’nin boykot ettiği – 1984 ile, Sydney 2000 ve Atina 2004’te bu madalyaların rengi altındı.

DÜŞÜŞ

Romanya, cimnastikteki Soğuk Savaş sonrası başarılarının neredeyse tamamını, spor sisteminde eski rejimin bakiyesi olan unsurlara borçluydu – buna o sistem altında yetişen sporcular da dahil. Ancak 2010’lara gelindiğinde ülkenin cimnastik programı alarm vermeye başlamıştı. 2009-12 olimpik döngüsünde neredeyse her şey ters gitti, özellikle büyük organizasyonların takım yarışmalarında. 2010 ve 2011’de Romanya dünya şampiyonalarında kadınlar takım madalyası kazanamadı, 1974’ten beri ilk kez Romanya bu branşta üst üste iki kez madalyasız kalıyordu. Daha da önemlisi Londra 2012’ye takım halinde katılma şansı riske girmişti.

Bu noktada yardıma Rumen cimnastiğinin eski toprakları yetişti. Atina 2004’te takım, denge aleti ve yer egzersizlerinde olmak üzere üç altın madalya kazanan Catalina Ponor emeklilikten dönerek takıma olimpiyat vizesi aldırmakla kalmadı, Romanya’nın oldukça istekli bir Çin’i geride bırakarak bronz madalya kazanmasını da sağladı. Ponor’un yanı sıra 2005’te emekli olarak cumhurbaşkanı danışmanlığı yapmaya başlayan milli takım antrenörleri Mariana Bitang ve Octavian Bellu da Londra 2012 yolunda cimnastik salonlarına geri dönmüştü.

Catalina Ponor, Kaynak: Gymternet

Ancak bütün bunlar daha önemli bir soruna işaret ediyordu. Hiçbir zaman çok zengin bir ülke olmayan Romanya, Soğuk Savaş yıllarında kaynaklarını yönetmekteki üstün başarısıyla sporun zirvesine çıkmıştı. Yani altyapıdan başlayarak bütün sporcularına, spor ekipmanlarına ve alanlarına geniş çaplı erişim imkânı sağlamakla kalmıyorlar, atlet havuzlarını ve koçları nasıl yönlendireceklerini de çok iyi biliyorlardı.

Bunun cimnastikteki en önemli örneği, asimetrik paralelde aldıkları sonuçlardı. Hiçbir zaman asimetrik paralelde çok güçlü bir ülke olmayan Romanya – öyle ki 2000 ve 2004’te olimpiyatta takım altını alırlarken ikisinde de finalde bu alette beşinci olmuşlar ve diğer aletlerde aldıkları yüksek puanlarla podyumun zirvesine tırmanmışlardı – olimpiyatta madalya alan atletler çıkarmayı başarmıştı. Sırasıyla 1976 ve 1980’de asimetrik paralel gümüşü kazanan Teodora Ungureanu ve Emilia Eberle’nin yanı sıra, Melita Ruhn da Moskova’da bronz madalyayı paylaşan üç cimnastikçiden biri olmuştu. Romanya’nın bu aletteki en büyük başarısıysa, Seul 1988’de altın madalya kazanan Daniela Silivaş’tan gelmişti.

Ancak becerikli koçlar başka ülkelere göç etmeye başlayınca, Romanya’nın asimetrik paralelde yaşadığı zorluklar da artmaya başladı. Örneğin ülkenin bu alette madalya kazanan son ismi olan Silivaş’ın koçu Adrian Stan Britanya’ya taşınmış, bundan sonra da Beth Tweedle’a ülke tarihindeki ilk asimetrik paralel olimpiyat madalyasını kazanmasında yardımcı olmuştu. Tweedle, Londra 2012’de elemelerde 16.133 gibi etkileyici bir puan elde etmiş, finalde yaptığı hatalarla bronz madalya pozisyonuna gerilese de ev sahibi ülke adına bir ilke imza atmıştı.

Romanya’nın bu gerilemesi daha da yayılarak devam etti. 2016’da Catalina Ponor bir kez daha emeklilikten dönse de bu, Romanya’nın Londra 1948’den beri ilk kez kadınlar takımda olimpiyatı kaçırmasını engelleyemedi. Her ne kadar bunun sebepleri arasında Larissa Iordache ve Laura Jurca gibi isimlerin Olimpiyat Eleme Turnuvası esnasında sakat olması gösterilse de, Romanya’nın bu tip sakatlıkları geniş bir sporcu havuzunun yardımıyla telafi edebilme becerisinin artık yok olması daha ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmıştı. Özellikle 2010’da gençlerde Avrupa ikincisi olan takımdan birkaç yıl sonra üst düzey sporcu olarak sadece Larissa Iordache’nin kalması, bunun ciddi bir işaretiydi. Takımın Tokyo 2020’deki yokluğu da acilen harekete geçilmesi gerektiği fikrini pekiştiriyordu.

GERİ DÖNÜŞ

Bugünlerde Romanya’nın iyimser olmak için birden fazla sebebi var. Antrenörlük sistemi bütünüyle bir değişimden geçiyor ve çeşitli Avrupa ülkelerinden koçlar büyükler takımlarını çalıştırmak için getiriliyor. Dahası, atletleri hazırlamaya yönelik bakış açısı da ilk meyvelerini 2023 Dünya Şampiyonası’nda veren bir dönüşüm halinde. Bütün bu değişimleri anlamak için görüşlerine başvurduğum GymCastic podcast sunucusu Jessice O’Beirne, şunları söylüyor:

En büyük değişim – diğer pek çok ülkede olduğu gibi – federasyonun kendisine sorduğu, alınan sonuçların atletlere yapılan muameleden daha önemli olup olmadığı sorusuna verilen yanıttan geçiyor. Bana kalırsa artık atletlere kötü davranmanın iyi bir gidişata yol açmadığı sonucuna vardılar ve bu da kendini [2023] Dünya Şampiyonası’nda gösterdi. Cimnastikteki bilimsel gelişmeleri, atlet psikolojisi alanındaki yenilikleri takip eden koçlar getirdiler ve, sporcuların fiziksel ve mental sağlığını ön plana koyan, takım ruhunu önceleyen bir kültür inşa ettiler. Böyle olunca da atletler daha mutlu ve sağlıklı hale geldi ve iyi sonuçlar elde etmeye başladılar.

Çok uzun süredir, Romanya uzun süren sakatlıkların altından kalkamıyor ve takımda yeterli cimnastikçi bulunduramıyordu. Yeni sistemin en başta gelen unsurlarından biri, özellikle büyüklerde sakatlık önleyici pratiklere verilen önemde yatıyor. Daha önce sporu erkenden bırakan ve bir daha asla salona girmek istemeyen sporcuların geri dönüp Antwerp’te bu kadar iyi performanslar sergilemesi de bunun en önemli göstergelerinden. Olimpiyat bileti aldıklarında takımın yüzündeki ifadeyi görmek harikaydı. Değişim kendini kanıtladı ve atletlere yönelik daha olumlu bir tutum takınmanın işe yaradığını gösterdi. Bence bu açıdan Dünya Şampiyonası’nda sporcuların giydikleri mayoların üzerinde anka kuşu olmasının ciddi bir sembolik önemi var, çünkü hakikaten daha önce küle dönmüş bir program daha iyi bir şekilde geri döndü.

Bu olumlu ilerleyişin Romanya’nın daha zayıf taraflarında, mesela asimetrik paralelde de kendini gösterip gösteremeyeceğini de sordum. O’Beirne bu konuda da iyimserdi:

Bu alanlarda daha da iyiye gittiklerini gösteren antrenman videoları gördük. Sporcular çeşitli Stalder hareketlerini (ismini İsviçreli cimnastikçi Josef Stalder’den alan, bükülü bir vücut ve iki yana açılmış bacaklarla bar etrafında salınarak icra edilen bir hareket kategorisi) yapıyorlar ve bütün bar-içi el bırakma hareketlerini uyguluyorlar. Bunun sonuçlara da yansımaması için hiçbir sebep yok.

Bana kalırsa özellikle büyüklerde cimnastikçilerin çalıştırılmasındaki en önemli perspektif değişimlerinden biri, sporcuların daha uluslararası bir eğitim alıyor olması. Artık sadece yarışmak için seyahat etmiyorlar, yolculukları bir antrenman kampı gibi kurgulayıp işlerin başka yerlerde nasıl yürüdüğüne dair gözlemler yapıyorlar. Sadece antrenman değil, teknoloji ve sağlık konusunda da…

UMUTLAR

Fransa, azımsanamayacak bir Romanyalı topluluğuna ev sahipliği yapıyor. 2019’da yapılan bir sayıma göre Fransa’da neredeyse 133.000 Romanya doğumlu yurttaş yaşamakta. Bu da ülkenin kadın jimnastik takımının tribün desteği konusunda sorun yaşamayacağının işaretlerinden. Bu esnada sporcuları desteklemeye gelen Rumenlerin gözü de Ana Barbosu ve Sabrina Voinea gibi isimlerin üzerinde olacak. Pandemi koşullarında Mersin’de seyircisiz düzenlenen 2020 Avrupa Şampiyonası’nda gençlerde altı altın madalya kazanan Barbosu, Romanya’nın geri kazanmaya çalıştığı gençlerden büyüklere istikrarlı geçiş özelliğinin son halini en büyük sınamaya tabi tutacak.

2023 Dünya Şampiyonası’nda yer aletinde final gören ve elemelerdeki sekizincilikten kendini dördüncü sıraya atarak Romanya’ya 2015’ten beri en iyi şampiyona sonucunu getiren Voinea ise ülkenin cimnastikteki bir başka umudu. 1987’de dünya şampiyonluğu, 1988’de ise olimpiyat gümüşü alan Romanya takımının bir parçası olan Camelia Voinea’nın kızı olan Sabrina, bu yıl Rimini’de düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda yerde ve denge aletinde gümüş madalya kazandı. Bütün bunlar kısa vadede gerçekleşen bütüncül bir değişimi gösteriyor olmasa da O’Beirne’in de dediği gibi iyiye işaret:

Sanıyorum Romanya’da bu değişimi savunanlarla ona karşı çıkanlar arasında hala bir iç çatışma devam ediyor. Bu ayrım özellikle gençler ve büyükler programları arasında kendini gösteriyor. Her şeye rağmen en az iki atletin büyüklerde başarılı kariyerler inşa etmeye başlamaları umut vaat edici.

Gelecek için bunlar olumlu. Hakikaten başarılı bir büyükler programı oluşturmanın gençlerdekine göre daha zor olduğunu düşünüyorum. Gençlerde harika sporcular var ancak ergenlikten sonra kariyerlerine başarıyla devam etmelerini sağlamak ve bedenlerini sağlıklı tutmaları için onları eğitmek – özellikle sakatlık önleme ve sakatlıktan iyileşme söz konusu olduğunda – zor işler. Ama yine de Romanya adına iyimser olmak için sebepler var, Ana Barbosu’nun cimnastiği bırakmanın eşiğine gelip geri dönmesi ve büyükler takımının liderlerinden biri olması bunun en önemli örneği.

Ana Barbosu, Kaynak: Imago

Romanya geçen yıl çok genç bir takımla olimpiyat vizesi aldı – bütün sporcular 17 yaşın altındaydı. Şimdiyse Paris’te düzenlenecek olan 2024 Yaz Olimpiyat Oyunları cimnastiğin zirvesine dönme yolunda onlar için ilk önemli adım olacak. Şimdilik bir olimpiyat veya dünya şampiyonası podyumu beklemek gerçekçi olmasa da takımın Paris’te ortaya koyacağı performans Romanya cimnastiğinin yakın gelecekteki güzergahını belirlemek açısından önemli bir gösterge olacak gibi.

Kapak fotoğrafı: Inside Gymnastics

Bir Cevap Yazın