Tarih: 05.11.2020 Yazar: Berkhan Günaydın Yorumlar: 0
Sue Bird

Basketbol tarihinin en büyük ikonlarından biri, Ekim ayında profesyonel kariyerinin 17. Sezonunda 4. şampiyonluğunu kazandı. Hayır, bu isim LeBron James değil, Seattle Storm guard’ı Sue Bird…

İkon

Sue Bird, gerçek bir basketbol efsanesi. Kolejden itibaren oynadığı takımlardan birçoğu, bulunduğu klasmanın en dominant takımlarından bazıları olarak anıldı. Kolejde Connecticut Üniversitesi ile iki şampiyonluk, sonrasında sonuncusu 2020 yılında olmak üzere, WNBA’de Seattle Storm formasıyla çok farklı takım arkadaşlarıyla elde ettiği dört şampiyonluk… Bunun yanında tam dört olimpiyat şampiyonluğu, ki buna Tokyo’da bir beşinciyi eklemesi neredeyse kesin, ve beş EuroLeague şampiyonluğu… Bireysel rekor ve başarıları ise sayfalara sığmayacak kadar çok.

Oynadığınız ligin en büyük oyuncularından biri bile olsanız, işler bazen istediğiniz gibi gitmeyebiliyor. WNBA’in 2020 sezonu başlarken, dünyanın tamamında olduğu gibi ligin geleceği konusunda da belirsizlik hakimdi. WNBA, bu belirsizliği NBA’in yaptığı gibi bir “bubble” oluşturarak çözmeyi başardı, sadece WNBA bubble’ının adı “wubble” olarak anılıyordu. Bird için ise belirsizlikler daha fazlaydı. Diz sakatlığı sebebiyle 2019 sezonunun tamamını kaçıran süperstar guard, pandeminin de araya girmesiyle yaklaşık 22 ay boyunca basketboldan uzak kalmıştı. Üstelik, Sue Bird 39 yaşındaydı. Yani fiziksel zirvesinde olduğu söylenemezdi.

İşler her zaman istedikleri gibi gitmese de, sporu en üst seviyede çok uzun süre oynamış yıldız oyuncuların ortak özelliklerinden biri, vücutlarını çok iyi tanımaları ve form durumlarını ne zaman en üst seviyeye çıkaracaklarını bilmeleridir. Cristiano Ronaldo ve Lebron James, bu konuda en fazla örnek gösterilen sporculardan ikisidir. Sue Bird de bu isimlerin arasına yazılabilecek sporcuların başında geliyor. Her zaman önce takım arkadaşlarına şut hazırlamasıyla bilinen bir oyuncu olan Bird, normal sezondaki 5.2 asist ortalamasını 2020 Playoff’larında 9.2’ye yükseltti. Tüm sezon boyunca ise maç başına 4.5 denemede %47’lik bir üçlük yüzdesiyle oynadı. Kariyeri boyunca ortalamanın üstünde bir şutör olsa da, çıktığı bu seviye gerçekten akıl almaz düzeyde. Buna rağmen Bird, sahada olduğu gibi saha dışında da krediyi arkadaşlarına verdi ve takımın diğer iki yıldızı Breanna Stewart ve Jewell Loyd’un şut performansları sayesinde kendi performansının yükseldiğini vurguladı.

Geçtiğimiz Ekim ayında 40 yaşına giren Sue Bird’ün henüz emekliye ayrılmaya niyeti yok. En azından, şu anda bunun kararını vermek için erken olduğunu düşünüyor. Önce vücudunun durumuna bakacağını ve kararını bundan sonra vereceğini söylüyor. Beşinci olimpiyat altınını kazanma hedefi, Bird’ü en az bir sene daha basketbol sahasında tutmaya yetecektir.

Lider

Dünyada cinsiyet eşitsizliğinin en önemli sonuçlarından biri kadın ve erkek arasındaki gelir dengesizliği. Kadın sporcular için de durum çok farklı değil. Örneğin NBA’de ortalama oyuncu maaşı 7,7 milyon dolar seviyesindeyken, WNBA’de sadece 116 bin dolar. Geçtiğimiz sezon Golden State Warriors’un yıldızı Stephen Curry 40 milyon doların üzerinde bir kontratla oynarken, Sue Bird’ün de aralarında olduğu WNBA’in en fazla kazanan altı oyuncusu 215’er bin dolar kontrat geliri elde ediyor.

Bu eşitsizliğe rağmen, bazı WNBA oyuncularının diğer kadın meslektaşlarına göre şanslı oldukları söylenebilir. Yaz aylarında oynanan WNBA sezonunun aksine, Avrupa ve Çin liglerinin kış aylarında oynanması, WNBA oyuncularının kış aylarında bu ülkelerde basketbol oynamasına olanak sağlıyor. En üst düzey basketbolcular, Rusya ve Çin gibi ülkelerde yedi haneli kontratlara imza atabiliyorlar; ancak NBA oyuncularıyla aradaki uçurum o kadar derin ki, kadın basketbolcular deniz aşırı ülkelerde, ABD’de kazandıkları paranın on katını kazanmalarına rağmen uçurumun dibi görünmüyor. Ayrıca, neredeyse tüm seneyi basketbol oynayarak geçiren bu sporcuların hem dinlenmek hem de ailelerine vakit ayırmak için çok fazla vakti kalmıyor.

Sue Bird ve tarihin en büyük kadın basketbolcusu olarak kabul edilen Diana Taurasi, daha yüksek bedelli kontratlara imza atmak için yıllarca ABD dışında oynamış oyunculardan ikisi. Connecticut Üniversitesi’nde takım arkadaşı olan ikili, 2019 yılında ABD Milli Takımı Tokyo Olimpiyatları’na hazırlanırken benzeri görülmemiş bir teklifle ortaya çıktılar.

Teklif, çeşitli sebeplerle kış aylarını ABD dışında geçirmek istemeyen oyuncuları ilgilendiriyordu. Buna göre, ABD Milli Takımı’nın olimpiyat hazırlıkları kapsamındaki kamplara katılacak basketbolcular, katıldıkları her kamp için 100 bin dolar alacaklardı. ABD Basketbol Federasyonu, teklifi kabul etti. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse, Rio 2016’ya hazırlanırken oyuncuların kamp başına aldıkları ücret 150 dolardı. Federasyon yetkilileri hala yurtdışında verilen ücretlerle rekabet edemediklerinin farkındalar; ancak herhangi bir sebepten yurtdışında oynamak istemeyen oyuncular için bu tam bir kazan-kazan durumu oluşturuyor.  

Sue Bird ve Diana Taurasi de, vücutlarını daha iyi koruyabilmek için son birkaç yıldır ABD dışında basketbol oynamıyorlar. Elena Delle Donne, Skylar Diggins-Smith, A’Ja Wilson, Nneka Ogwumike ve Sylvia Fowles gibi kış aylarını ABD’de geçirmeyi düşünen, ligin en değerli oyuncularından bazıları bu teklife olumlu yaklaştılar. Diggins-Smith, teklif karşısındaki heyecanını: “Evde kalıp antrenman yaparken para kazanabileceğim ve dünyanın en iyilerine karşı oynayacağım öyle mi? Tabii ki buna evet derim.” şeklinde açıkladı. Son beş sezonda WNBA ve Çin arasında mekik dokuyan Fowles ise, 2020 sezonunda Çin’e gitmek yerine evinde ailesiyle vakit geçirmeyi ve bir kişisel antrenör eşliğinde çalışmayı düşünüyordu. Tam bu sırada gelen teklif karşısında yaşadığı memnuniyeti şöyle dile getirdi: “Böyle bir şeyin mümkün olabileceğini bile düşünmezdim. Bunu gerçekleştirdikleri için efsaneye (Bird) ve tüm zamanların en iyisine (Taurasi) teşekkür etmem gerekiyor.”

İdol

2017 yılında eşcinsel olduğunu kamuoyuna açıklayan Sue Bird, 2016 yılından beri futbolun büyük yıldızlarından Megan Rapinoe ile beraber. Geçtiğimiz Ekim ayında nişanlandıklarını açıklayan ikili, saha içi ve dışında spor dünyasının en etkili çiftlerinden biri.

İkilinin saha içinde yaptıklarından çok fazla bahsetmeye gerek yok. Toplam beş olimpiyat ve altı dünya şampiyonlukları zaten pek çok şeyi anlatmaya yetiyor. Saha dışına çıktıklarında başardıkları ve mücadelesini verdikleri konular ise çok daha önemli. Her iki isim de sosyal aktivizm konusunda spor dünyasının en öne çıkan isimlerinden. Kadın sporcular için gelir adaleti, LGBTQ hakları, sosyal adalet gibi konularda hem seslerini yükseltmeleri, hem de yaptıkları çalışmalarla adlarından söz ettiriyorlar. Özellikle 2019 Dünya Kupası sırasında Trump ile atışmasından dolayı Rapinoe saha dışında daha popüler hale geldi. 2016 yılında Black Lives Matter hareketi ilk ortaya çıktığında Colin Kaepernick’in diz çökme eylemine ilk destek veren sporculardan biri de kendisi olmuştu.

Bird ve Rapinoe, birlikteliklerinin kendilerine büyük fayda sağladığını söylüyor. Bird, Rapinoe’nun da kendisi gibi sporcu olmasının, işiyle ilgili bir problem yaşadığında konuyu ona açıklamasını kolaylaştırdığını, hatta çoğu zaman açıklamaya bile ihtiyaç duymadığını söylüyor. Rapinoe ise, Bird ile beraber olmaya başlamadan önce antrenmanı çok sevmeyen ve yediklerine çok dikkat etmeyen biri olduğunu; ancak Bird’ün sebze ağırlıklı diyetini uygulamaya başladıktan sonra sahadaki performansının yükseldiğini belirtiyor.

LGBTQ toplulukları için yarattıkları etki ise birbirleri için yarattıklarının çok daha ötesine geçmiş durumda. LGBTQ sporcuların hikayelerine odaklanan OutSports sitesinin kurucusu Cyd Zeigler, ikilinin ilişkisinin içinde bulundukları topluluklardan çok daha fazla eşcinsel toplulukları etkilediğini ve cinsel yönelimleriyle başa çıkmakta zorlanan genç insanlar için Bird ve Rapinoe’nun birer ilham kaynağı olduğunu söylüyor: “Megan ve Sue kadar etki gücü olan bir LGBTQ çift gördüğümü sanmıyorum. Onlar kendi sporlarının iki efsanesi. Biri dünyanın en iyi futbolcularından diğeri de en iyi basketbolcularından.”

Sue Bird, “sus ve topunu oyna” diyenlere inat, bir insanın yaptığı işten çok daha fazlası olabileceğini kanıtlıyor. Saha içinde 17 yıllık profesyonel kariyerine sayısız başarı sığdırmış bir ikon, saha dışında ise hem kadın hem de LGBTQ hakları için mücadele veren bir idol. Kaç yıl daha basketbol sahalarında onu izleyeceğimizi bilmiyoruz ama uzun yıllar boyunca saha dışında yaptığı etkileri göreceğimizden emin olabiliriz.


(Kapak: Mary Holt/USA Today Sports)

Bir Cevap Yazın